Ben üniversiteden mezun olduğumda, iki kariyer arasında kararsız kaldım, felsefe ve hukuk. | TED | عندما تخرجت من الكلية، لم أستطع حسم أمري بين مهنتين، الفلسفة أو القانون. |
Kütüphaneden daha bir yıI önce bir felsefe kitabı almıştım. | Open Subtitles | لقد إستعرت كتابا فى الفلسفة من المكتبة لمدة ، حوالى.. |
Sadece soruyorum, çünkü burada felsefe, mimarlık ve sosyoloji okuduğunuz yazıyor. | Open Subtitles | أسأل فقط لأنه مكتوب أنك درست الفلسفة والهندسة المعمارية وعلم الإجتماع |
felsefesi aslına bakarsanız saçmalıktan başka bir şey değil ama... | Open Subtitles | حسناً, الفلسفة هي نوعاً من الــ.. نوعاً من الهراء, لكن.. |
Filmin bu felsefeyi somutlaştırdığını düşündüğüm ve daha ufak hâlimin olduğu bir parçasını size göstermek istiyorum. | TED | ولذا أود أن أريكم مقطع لي و أنا أصغر سنا من الفيلم الوثائقي، و الذي أشعر أنه يجسد تلك الفلسفة. |
felsefe dersinde değiliz, tahtadaki şu iki kelimeyi açıkla sadece. | Open Subtitles | هذا ليس صف الفلسفة أخبرنا ماذا يعني هذين المصطلحين ؟ |
Senin de söyleyeceğin şey dün gece felsefe hocamla yattığım mı? | Open Subtitles | هل ما ستقوله أنك حضيت بالجنس مع بروفيسور الفلسفة الليلة الماضية؟ |
Bir defasında öğrenciler felsefe sınavına girmiş ve öğretmen sınıftaki sandalyeyi masanın üstüne koymuş "Bu sandalyenin varlığını bana kanıtlayın." demiş. | Open Subtitles | في أحد الأيام بعض الطلبة كانوا يمتحنون بمادة الفلسفة و في البداية ، قام المدرس بجلب كرسيُ و وضعه على المكتب |
zor olmuştur.Erken felsefe dönemine ve tüm nörobilim tarihinde geriye gidildiğinde, bunun bir çok tartışmaya yol açmış, çözümünde daima zorlanılmış gizemli bir konu olduğu anlaşılır. | TED | رجوعا الى بدايات الفلسفة وبالتأكيد طوال تاريخ علم الأعصاب, كان هذا لغزا صعب دائما توضيحه احدث جدلا كبيرا |
Ve bu yüzden efektif altruizmin içindeki en dikkate değer kişilerden birçoğunun felsefe, ekonomi ya da matematik arka planına sahip olduğunu düşünüyorum. | TED | هم أولئك الذين لديهم خلفية في الفلسفة أو الإقتصاد أو الرياضيات. وهذا قد يبدوا مستغربا، لأن كثير من الناس يظنون، |
Bilim, tiyatro, araştırma, felsefe, akıl ve beden oyunları gibi şeyler hep günlük hayatta icra edilen şeylerdi. | TED | العلوم ، المسرح ، الأبحاث ، الفلسفة ألعاب العقل و الجسم كلها كنت تدريبات يومية |
Mühendislik öğrencileri, felsefe öğrencilerinden daha fazla kaynak, tesis, laboratuvar ve öğretim elemanı kullanır. | TED | يستخدم طالب الهندسة موارد ومرافق ومختبرات وأعضاء هيئة تدريس أكثر من طالب الفلسفة. |
Böylece de felsefe öğrencisi, daha fazla para kazanacak olan mühendislik öğrencisinin yükünü çeker. | TED | ولكن طالب الفلسفة كنتيجة لذلك، يدعم طالب الهندسة. |
Bir zamanlar, çok çok uzun zaman önce, 20 yaşında felsefe okuyan bir üniversite öğrencisiydim. | TED | كان يا ما كان، قبل زمن طويل، كنت طالبًا أبلغ 20 سنة من عمري، أدرس الفلسفة. |
Bu felsefe Afrika'da okuduğum tüm zaman boyunca çalışmalarımın altını çizdi. | TED | دعمت هذه الفلسفة دراساتي على طول الوقت الذي درستُ فيه في أفريقيا. |
Dini müzik ve şiire ek olarak felsefe ve matematik hakkında dramalar, komediler ve eleştiriler yazdı. | TED | كتبت دراما، كوميدي، أطروحات في الفلسفة والرياضيات، بالإضافة إلى الموسيقى الدينية والشعر. |
Bunlar hapiste okuduğum Doğu felsefesi üzerine bir kitaptan. | Open Subtitles | هذا من كتاب عن الفلسفة الشرقية قرأته وأنا بالسجن |
yakın zamanda bir hayli dikkat çekmiş, ve bu felsefeyi somutlaştıran iki video göstereceğim. Ve bunlar aslında Nintendo Wii kumandasını kullanıyor. | TED | لاقتا الكثير من الاهتمام مؤخرا والتي أعتقد أنها تجسد هذه الفلسفة وهي في الواقع تستخدم جهاز التحكم بلعبة ننتندو وي |
Google CEO'su Eric Schmidt bu felsefenin aktif bir uygulayıcısı. | TED | الرئيس التنفيذي لجوحل إريك شميت هو ممارس عملي لهذه الفلسفة. |
Matematiksel kısım ve deneysel kısım bilimi felsefeden ayırıyordu. | TED | والجزء الرياضياتي والجزء التجريبي العلمي كانا ينسحبان من الفلسفة. |
filozofi okuyup, banyoda toplu tecavüzden sakınmaktan. | Open Subtitles | قراءة الفلسفة وتجنب الاعتداءات الجماعية في غرفة الاستحمام |
Filozof taşının sırrını araştırmaya geldin , öyle değil mi? | Open Subtitles | أتيت لكي تبحث عن سر حجر الفلسفة , صحيح ؟ |
Kampanyalarımı dayandırdığım, bu sayede seçildiğim felsefem. | Open Subtitles | جزء من الفلسفة التي بنيت عليها حملتي التي اختارني الناس لأجلها |
Önüme gelen her Doğu felsefesine atlıyordum. | Open Subtitles | كنت أقوم بأي شىء تلقيه علي الفلسفة الشرقية. |
Peki neden eylem insanları eski bir Felsefeye bu kadar odaklansın? | TED | إذا لماذا يركز الأناس العمليون كثيرًا على الفلسفة القديمة؟ |
Bu felsefeyle, bayım, her zaman tehlikeyi sevmişimdir. | Open Subtitles | بسبب إيمـاني بتلك الفلسفة يـا سيّدي، راودتُ الخطر دائمـاً |
Ama, olur da benimsediğin doğu filozofisi işe yaramazsa dersim bittikten sonra senle merkezde buluşup ve sana buraya kadar eşlik etmeme ne dersin? | Open Subtitles | لكن في حالة لم تفلح معك الفلسفة الشرقية مارأيك في أن ألقاك وسط المدينة بعد أن تنتهي حصصي وسأرافقك في العودة الى هنا ؟ |
Hatta, bir 20. yüzyıl düşünürü, daha ileriye giderek, Batı felsefesinin tamamını, Platon'un bir dipnot serisi olarak tanımlamıştır. | TED | ذهب أحد فلاسفة القرن العشرين لأبعد من ذلك فوصف كل الفلسفة الغربية على أنها سلسلة من هوامش أفلاطون. |
6 yaşındaki bir çocuğun, seni filozofik bir şekilde kıstırmasına izin mi verdin? | Open Subtitles | طفلة في سن السادسة جعلتك تتكلم عن الفلسفة ؟ |