Bu çizgiyi geçersen, yanlış anlaşılma başka bir şeye dönüşür. | Open Subtitles | إن عبرت هذه الحدود فننتقل من سوء الفهم لشيئ آخر |
Sizin için tehdit teşkil etmiyoruz insanlar. Tek amacımız anlamak. | Open Subtitles | لا نمثل تهديداً على البشر قاطني الأرض غرضنا هو الفهم |
Ben de, bunun bir anlam ifade edip etmediğini anlamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول الفهم إن كان يفترض بهذا أن يعني شيئاً |
Belki bir tür yanlış anlama veya kötü bir şakaydı. | Open Subtitles | ربما يكون نوعا من سوء الفهم , او الدعابة السيئة. |
Sen öyle san, George. yanlış anladın galiba, Rosamund. | Open Subtitles | ولكنه حُسم يا جورج, واعتقد انك أسأت الفهم يا روزموند |
Onu da getirmemi istemiştiniz, yanlış mı anladım yoksa? | Open Subtitles | هل أسأت الفهم عندما احضرتها معى إلى هنا ؟ |
Hesaplama açısından, "bir artı bir eşittir iki" deki gibi anlaması kolaydır. | TED | من وجهة نظر الحساب، فأرقام فيبوناتشي سهلة الفهم كـ واحد زائد واحد يساوي اثنان. |
yanlış anladınız. Senfonim değil bu, hayır. | Open Subtitles | لقد أسئت الفهم هذا ليس لحني الموسيقي ، لا |
Bu çizgiyi geçersen, yanlış anlaşılma başka bir şeye dönüşür. | Open Subtitles | إن عبرت هذه الحدود فننتقل من سوء الفهم لشيئ آخر |
Bu sınırı geçerseniz yanlış anlaşılma başka bir şeye dönüşür. | Open Subtitles | إن عبرت هذه الحدود فننتقل من سوء الفهم لشئ آخر |
Sözlerimi, teknolojinin gezegenimizi yönetme noktasında son derece önemli olduğunu söyleyerek bitirmek istiyorum. Ama daha da önemlisi, onu anlamak ve onu uygulayacak dirayete sahip olmak. | TED | اريد أن أنهي بأن أقول ان هذه التقنية هي في غاية الاهمية لإدارة كوكبنا وحتى الأكثر أهمية الفهم والحكمة لتطبيقها |
Ama iyi haber iletişim kurduğumuzda ne olduğunu anlamak, iletişimsizliği önlememize yardımcı olabilir. | TED | ولكن الخبر السار هو أن الفهم البسيط لما يحدث خلال التواصل يمكن أن يساعدنا على منع سوء عملية التواصل. |
Bende bıraktığı yoğun duygu korkutucu bir saygı ve keyifti evrene ve bizim olabildiğine anlamaya çalışma gücümüze. | TED | ولقد تركني بشعور مكثف من الرهبة والبهجة من الكون وقدرتنا على الفهم بقدر ما نفعل. |
Ben de anlamaya çalıştıkları bir sorun olduğunda kültürlü insanların yaptığını yaptım ve bir kitap yazdım. | TED | لذا فعلت ما يفعلونه كل الناس المفكرين في حالة المشكلة إنهم يريدون الفهم فكتبت كتابا. |
Nasıl ki duymak ile dinlemek aynı anlama gelmiyorsa fotoğraf çekmek ile görmek de aynı şeyi ifade etmiyor. Görmek derken ciddi manada "anlamayı" kastediyoruz. | TED | تمامًا كما أن السّمْع يختلف عن الإصغاء فإن التقاط الصور يختلف عن الإبصار فبالإبصار، فإننا في الحقيقة نعني الفهم |
Bir erkeği bir hayvandan ayıran birşey varsa eğer, o da anlama anlama ve bağışlama kabiliyetidir. | Open Subtitles | اذا كان هناك شئ لتمييز الرجل عن الحيوان فانه القدرة على الفهم و الفهم و الصفح |
İlk sözcüklerinle öğrenciyi yanlış anladın. | Open Subtitles | أسأتَ الفهم بالكامل كلمات التابعِ الأولِ |
Hayır, yanlış anladım. Umduğum... gelip benimle olmandı. | Open Subtitles | لا, لقد اسئتي الفهم أنا آمل ان تأتين معي |
İlk şifrelenmiş döviz, ilk araba gibi. Yavaş, anlaması ve kullanması zor. | TED | إن أول عملة مشفرة مثل أول سيارة، بطيئة وصعبة الفهم والاستخدام. |
Bence, Bay Grant ilişkimizin doğasını yanlış anladınız. | Open Subtitles | أعتقد يا سيد غرانت أنك تسيء الفهم عليك فهم طبيعة تعاملتنا |
Bunların hepsi bir yanlış anlamaydı. Bir daha asla olmayacak. | Open Subtitles | هو كله مثل هذا سوء الفهم هو لَن يحدث ثانية |
Çocuk okulda başarısız olunca, bu iyi adam anlayış ve sabır göstermiş. | Open Subtitles | وعندما يخفق الفتى في الدراسة، كان يظهر ذلك الرجل الطيب الفهم والصبر. |
Evet, gerçekten çok üzgünüm. Tamamen yanlış anlamışım olayı. - Aramızda bir şey var sanıyordum. | Open Subtitles | إنّي آسف حقاً، أسأت الفهم اعتقد أننا متصلان |
Bence yanlış anlamışsın. Katılımcı bir teklifin olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لا بد وأني أخطأت الفهم إعتقدت أن لديك إقتراحا تجريبيا |
Camdan içeri bakmış, bizi beraber görmüş ve yanlış anlamış. | Open Subtitles | لقد نظر من خلال النافذة و قد رآنا معاً ، و أساء الفهم |
Anlamama yardım et, yoksa Whitey ile konuşmaya gidiyorum. | Open Subtitles | من الافضل لك ان تساعدني على الفهم او سـ اذهب الى وايتـي |
Kitaplarımda, algının doğasını ve algılamanın farklı türlerinin, bilmenin ve anlamanın farklı türlerini nasıl yarattığını keşfediyorum. | TED | في كتبي .. انا أستكشف طبيعة الإدراك وكيف أن انماط الادراك تؤثر وتصنع أنماط المعرفة الفهم |