Hayatın boyunca meyve ve çay partilerinde dans eden insanları mı çizmek istiyorsun? | Open Subtitles | هذا ما تريدين فعله لحياتك ؟ رسم الفواكه و الرقص وحفلات الشاي ؟ |
Tamam, bu bir üç ders yemek oldu, değil meyve ve peynir tabağı dahil olmak üzere. | Open Subtitles | حسناً ، لقد كانت هذه ثلاثة وجبات بدون الفواكه و صحون الجبن لقد أعطيتك مليون افتتاحية |
Şimdi artık meyve ve baharat gibi şeylerin de kıyması var. | Open Subtitles | اليوم هذا الخليط يصنع عادةً من الفواكه و التوابل و الشراب المسكر |
Lângurlar, genel olarak tomurcuk, meyve ve taze yapraklarla beslenen otçul hayvanlardır. | Open Subtitles | قردة اللانجور نباتية نظامها الغذائي يعتمد على الفواكه و الورقيات الطرية |
Avrupalı haçlılar dönerlerken, Orta Doğunun et, meyve ve favorim baharat içeren yemek tarifleriyle birlikte geldiler. | Open Subtitles | عند أعاد الصليبين الأوروبيين وصفات الشرق الأوسط المحتوية على اللحوم و الفواكه و التوابل |
Taze meyve ve sebzeyi sever. | Open Subtitles | إنه يحب الفواكه و الخضروات الطازجة |
Ormanı mesken tutan insanların ücra yerlerde medeniyetle ilişkilerini kesmiş şekilde meyve ve yemiş yiyerek yaşamaları gerektiğine dair yaygın bir görüş var, ama bu tamamen gerçeklikten uzak. | Open Subtitles | هنالك افتراض شائع بأن سكّان الغابات عليهم العيش في أماكن نائية محرومين من جميع مظاهر الحضارة و لا يأكلون إلّا الفواكه و المكسّرات، و هذا بعيد عن الواقع |
meyve ve sebzelerden nefret ediyorum! | Open Subtitles | أكره الفواكه و الخضروات |