virüs ve bakterilerin bağışıklık sistemimizle olan bitmek bilemeyen savaşını düşünün. | TED | أعني، فكروا بتلك المعركة المفتوحة بين الفيروسات والبكتيريا، ونظام المناعة لدينا. |
Bilgisayar ağına girmeye, yazılımı almaya ve virüs göndermeye yeter. | Open Subtitles | مدة كافية لأختراق الشبكة و أزالة البرنامج و زرع الفيروسات |
Bakın, tesiste şu virüs yüzünden problem yaşıyorduk ve hedeflerimizin oldukça gerisindeydik. | Open Subtitles | كنا نواجه مشاكل مع الفيروسات في المعمل وكنا متأخرين كثيرا عن توقعاتنا |
Bütün o yumurtalar, kistler, bakteriler, virüsler... Hepsi bir gram insan dışkısı içinde bir yerden bir yere taşınabilirler. | TED | كل هذه الأمور مثل البيوض، الأكياس البكتيريا و الفيروسات ، كل هؤلاء ينتقلون في جرام واحد من البراز البشري. |
Bu virüsler hızla milyonlarca çoğalabildikleri için yine hızla rastlantısal mutasyon oluşturabilirler. | TED | وبسبب أن الفيروسات تتكاثر سريعاً بالملايين تستطيع سريعاً أن تطَّور طفرات عشوائية. |
Bugün, bu virüsleri yazanlar organize suç çeteleri, çünkü virüsleri ile para kazanıyorlar. | TED | حسنا اليوم,انها عصابات اجرامية منظمة تبرمج هذه الفيروسات لأنهم يحصلون على المال من فيروساتهم |
Aslında laboratuvar sistemlerimize web üzerinden tekrar bağlanacak olursak gerçek zamanlı olarak her gün ne kadar virüsü, ne kadar yeni kötü amaçlı yazılım örneğini bulduğumuz konusunda bir fikir edinebilirsiniz. | TED | في الواقع اذا اتصلت مرة اخرى بانظمة مختبراتنا عن طريق الشبكة يمكننا ان نرى في الوقت الحقيقي فقط فكرة عن كم من الفيروسات كم من امثلة البرامج الخبيثة نجدها كل يوم |
Fakat virüslerin bakteriyi enfekte etmek için kullandığı tek yöntem bu değil. | TED | و لكن هذه ليست الطريقة الوحيدة التي تصيب بها الفيروسات البكتريا بالعدوى. |
Ben bir şey yazmıyorum, bu bir virüs falan olmalı. | Open Subtitles | انالم اكتب شيء. انها بعض الفيروسات أو أي شيء اللعنه |
Eğer insanlara, hapşurdukları için antibiyotik verirsek bir işe yaramaz; çünkü onlar virüs. | Open Subtitles | نحن نعطي الناس مضادات حيوية من أجل الرشح لكنها لا تقضي على الفيروسات |
Burada arka planda gördüğümüz şey laboratuvarlarımızda çalıştırdığımız dünya çapında virüs bulaşmalarını takip eden sistemlerin bir örneği. | TED | ما لدينا هنا في الخلفية مثال للانظمة التي نشغلها في مختبراتنا حيث نتعقب اصابات الفيروسات عالميا |
Ortalama bir çay kaşığı temiz deniz suyunun içinde 5 milyon bakteri ve 50 milyon virüs var. | TED | إن متوسط ملعقة صغيرة من ماء البحر تحتوي على 5 ملاين أنواع من البكتيريا و 50 مليون نوع من الفيروسات. |
Ve inanılmaz korkunçlaşır Patlayarak açılır ve bir virüs ordusu içinden dışarı doğru akar. | TED | و تسوء الأمور أكثر عندما تنفجر البكتريا ، ويخرج منها جيش من الفيروسات متدفقة من دواخلها. |
bir virüs bir bakterinin üzerine tutundu ve DNA'sını onun içine doğru kaydırdı. | TED | قامت واحدة من الفيروسات بالقاء القبض على بكتريا وقامت بغرس الحمض النووي الخاص بها في البكتريا. |
Şimdi, 1980 ve 1990'larda gördüğümüz virüsler açıkça belli ki artık problem değiller. | TED | الان الفيروسات التي اعتدنا ان نراها في الثمانينيات و التسعينيات ليست مشكلة بعد الان |
Yani, hobiciler ve gençler tarafından yazılmış virüsler tarafından enfekte olduğunuzu bilmek nispeten daha kolaydı. | TED | اذن كان من السهل معرفة انه تم اصابتك بفيروس عندما كانت الفيروسات يبرمجها الهواة و المراهقين |
Artık biliyoruz ki virüsler, gezegenimizdeki genetik bilginin çoğunluğunu oluşturuyor, diğer tüm yaşam formlarının toplamından daha çok genetik bilgiyi. | TED | ونحن نعلم الآن أن الفيروسات تشكل غالبية المعلومات الوراثية على كوكبنا، أكثر من المعلومات الوراثية لجميع أشكال الحياة الأخرى مجتمعة. |
Ve bu sistem tasarlandı ama gerçekten işe yaramadı, çünkü onun virüsleri sürekli birbirlerini yok etti. | TED | وصمم هذا النظام لكنه لم ينجح لأن الفيروسات كانت باستمرار تُدمر بعضها البعض. |
Küçük bir ücret karşılığında, virüsü siteye yükleyebiliyor ve her şey yolunda mı bakabiliyorlar. | TED | مقابل رسوم رخصية، يقومون بتحميل تلك الفيروسات و للتأكد من أن كل شيء على مايرام. |
Artık virüslerin hücrelere nasıl saldırdıklarını anlıyorsunuz. | TED | إذاً الآن تعلمون ، كيف أن الفيروسات تقوم بالهجوم على الخلايا. |
Gerçekten veya hayalen, her virüsün parmak izini içeren bir kütüphane kurduğunuzu hayal edebilirsiniz. | TED | تخيل إنشاء مكتبة ، واقعية أو إفتراضية لتصنيف ذلك بصمة لكل الفيروسات المعروفة |
İlk önce domuz hücrelerini virüslerden temizledik ve bağışıklık sistemimize uyumlu yaptık. | TED | بدأنا بإجراء تغييرات على خلية خنزير لجعلها خالية من الفيروسات ومتوافقة مع الجهاز المناعي في الإنسان. |
Ablacığın salyanla birlikte virüsünü de emecek. | Open Subtitles | أنت سوف أبعد الفيروسات بعيدًا عنك بـ واسطة لعابك |
Bilinen veya bilinmeyen binlerce virüsten biri olabilir. | Open Subtitles | واحد من آلاف الفيروسات المعروفة أو المجهولة |
Senin hücrelerin bakterilere ve virüslere benimkilerden daha farklı tepki verirler. | Open Subtitles | الخلايا فى جسمك تقاوم البكتيريا و الفيروسات بشكل يختلف عن خلاياى |
Bakteri kültürleri, viral serumlar, ANA ve ANCA hepsi negatifti. | Open Subtitles | مزارع البكتيريا وفحوصات الفيروسات ومضادات الأنوية النوعيّة كانت جميعها سلبيّة |
Sana babamın ünlü bir virolog olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | واخبرت ابي العالم الاختصاصى في علم الفيروسات وانت تقول |
Virütik ve bakteriyel modaliteleri inceliyorum. | Open Subtitles | أقوم بدراسة طرق وأشكال الفيروسات والبكتيريا |
Belki de, bulduğumuz o Cylonlarla aynı virüstü? | Open Subtitles | أعنى , كم عدد الفيروسات التى لدى السيلونز ياسيدى ؟ |
Biyomedikal tesislerdeki viroloji başkanıyla konuştum. | Open Subtitles | لقد وصلني للتو من رئيس قسم الفيروسات في المؤسسة الطبية الحيوية |