Sen en iyi yaptığın işe konsantre ol. | Open Subtitles | و أنتِ بحاجة لأن تركزي على ما تفعليه بالطريقة الفُضلى |
İstediğini elde elene kadar asla durmaz. O yüzden ne kadar sana tuhaf da gelse en iyi şansın benim. | Open Subtitles | لن يمنعه مانع عن نيل مبتغاه، لذا ربّما يبدو هذا غريبًا، لكنّي فرصتكَ الفُضلى |
Ama zamanla problem çözmenin düğmesine basılmasının en etkili yolu olup olmadığını merak etmeye başlar. | Open Subtitles | ولكن بمرور الوقت ستبدأ الآلة بالتساؤل أن كان حل المشكلات هى الطريقة الفُضلى لضغط الزر |
Bu adamdan nefret etmek için herkesten çok sebebim var ama eve dönebilmemiz için en iyi şansımız o. | Open Subtitles | إنّي أجدر من الجميع بمقت هذا الرجل، لكنّه فرصتنا الفُضلى للعودة لديارنا. |
Rahibe olduğunu kullanmam biraz fazla oldu ama lütfen. Lütfen, sana ihtiyacım var. Sen en iyisisin. | Open Subtitles | جزئية الترهبّ كانت القليل عن الكثير ، لكن رجاءا رجاءا ، بحقك ، أحتاجك ، أنت الفُضلى |
Dünyanın en iyi pierogiesini yaptıklarına dair bahse girerim. | Open Subtitles | لديّ شهادةٌ موثوقة أنّ لديهم القطائف الفُضلى في العالم، لذلك... |
Alex... 20 yıldır benim en iyi arkadaşım oldun. | Open Subtitles | (آليكس)، كنتِ صديقتي الفُضلى طيلةَ... عشرين عاماً... |