Hesaplamayı anlayabilecek veya teleskop yapabilecek tek tür biziz. | TED | نحن الكائنات الوحيدة القادرة على فهم علم التفاضل والتكامل أو بناء تيليسكوبات. |
Söylediğin şeyi yapabilecek bilim ya da tıbbi teknoloji yok. | Open Subtitles | ما أعنيه أنّ العلم و التقنيّات الطبّيّة القادرة على فعل ما تشير إليه غير موجودة |
Sorun büyüyü yapabilecek tek kişinin o olması. | Open Subtitles | المشكلة هي أنها الوحيدة القادرة على إلقاء التعويذة |
Ayrıca kardeşlerin birbirlerini öldürmelerine engel olabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | وأنتِ الوحيدة القادرة على منع أختيكِ من القتال مع بعضهم البعض طوال الوقت |
Haklısın. Bunu sadece sen yapabilirsin. | Open Subtitles | إنّكِ مُحقّة، أنتِ فحسب القادرة على ذلك. |
Gölgeler yine hareket ediyor. Onları bir tek sen kurtarabilirsin. | Open Subtitles | الظلال تتحرك مجددا أنتِ الوحيدة القادرة على حفظهم |
Tek yönlü valf yapabilecek kapasitesi olan tezgah, size göre saat 1 yönünde 30 metre ileride. | Open Subtitles | المعدات الوحيدة القادرة على إنتاج الصمام ذات الاتجاه الواحد تبعد 30 ياردة أمامك فى إتجاه الساعة الواحدة |
İkimiz de biliyoruz ki bunu yapabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنتِ وأنا كلانا نعلم أنكِ الوحيدة القادرة على ذلك |
Eğer sana söylemezse, başka bir yol bulmak zorunda kalacağız, bunu yapabilecek yegâne kişi de sensin. | Open Subtitles | حسنًا، إن لم يخبركِ، فسيتوجب علينا إيجاد وسيلة أخرى، وأنتِ وحدكِ القادرة على فعل هذا. |
Bunu yapabilecek kişi odur. | Open Subtitles | هي الوحيدة القادرة على الأمر إنّها تعرف ذخيرتنا الفنيّة. |
Yani ameliyatı yapabilecek tek yer Dükkan mı? | Open Subtitles | إذن، الورشة هي الوحيدة القادرة على إجراء الجراحة؟ |
Büyüyü yapabilecek sadece sen varsın. O yüzden sana zarar veremem. | Open Subtitles | أنتِ الوحيدة القادرة على إجراء التعويذة، لذا لا يمكنني إيذاؤك |
Bunu yapabilecek olan sensin. Uzun süre gelmezsem siz gidin. | Open Subtitles | إنّك القادرة على ذلك، وإن تأخرت كثيرًا، اذهبوا فحسب. |
Ona sen yardım etmelisin. Bunu yapabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | عليك مساعدته، أنت الوحيدة القادرة على ذلك. |
Bunu yapabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | إنني الوحيدة القادرة على فعل هذا أسفه |
Kendimi kaybedersem, beni durdurabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | , لكن لو فقدت السيطرة أنتِ الوحيدة القادرة على الاقتراب مني و ايقافي |
Sadece sen yapabilirsin. | Open Subtitles | إذا كنتِ تستطيعين فأنتِ الوحيدة القادرة على ذلك |
Hayatta kalamayan ben olursam diğerlerine yol göstermek zorundasın çünkü bunu ancak sen yapabilirsin. | Open Subtitles | وإن كنتُ مَن لن تتسنى له النجاة فسيكون عليك قيادة الآخرين للأمام، لأنك القادرة على ذلك. |
Onları bir tek sen kurtarabilirsin. | Open Subtitles | أنتِ الوحيدة القادرة على حفظهم |
Onun hayatını sadece sen kurtarabilirsin. | Open Subtitles | أنتِ الوحيدة القادرة على إنقاذ حياته |