| Ingot şirketini kurtarmak için herşeyi yapar. toplu katliam bile. | Open Subtitles | انها مستعدة لفعل أي شيء لانقاذ شركتها حتى القتل الجماعي. |
| Bu bölüm, 1941 güzü ile 1942 baharı arasında Nazilerin toplu katliam alanında, yepyeni bir aşamaya girişlerinin hikâyesidir. | Open Subtitles | هذه قصّة لكيف أنه أثناء خريف 1941 وربيع 1942 غامر النازيون إلى مناطق جديدة في تاريخ القتل الجماعي |
| Bu adam, mürettebatıma toplu katliam yapmaya teşebbüs ettiğini itiraf etti. | Open Subtitles | إعترف هذا الرجل بحماولة القتل الجماعي لأفراد طاقمي |
| Cinayetin eşiğinde bir adam belki de seri katil. | Open Subtitles | إنّه رجل على عتبة القتل، ربّما حتى القتل الجماعي. |
| Bir kitle katili olması yeterince kötü bir şey zaten. | Open Subtitles | القتل الجماعي سيء بما فيه الكفاية |
| toplu cinayetler kıtanın içine doğru ilerlemiş görünüyor. | Open Subtitles | محلياً، عمليات القتل الجماعي يَظْهرُ أنْ حرّكَ داخلَ بلاد. |
| Birleşik yargıçlar kurulu sizi üst düzey vatan hainliği, toplu katliam ve devlete başkaldırı suçlamalarından suçlu bulmuştur. | Open Subtitles | المؤتمر القضائي المشترك يجدك مذنب بالتهم التالية الخيانة العظمى ، القتل الجماعي ، العصيان المدني |
| toplu katliam eğilimi müşterileri kaçırır. | Open Subtitles | القتل الجماعي التي حصل أثرت على عدد المتسوقيين |
| Sanal toplu katliam işlemek deneklere daha güçlü ahlaki değerler kazandırdı. | Open Subtitles | كان مرتبط إيجابياً مع الحسّاسية الأخلاقية المتزايدة ارتكاب القتل الجماعي الافتراضي اعطى التابعين له شعور أقوى بالأخلاق. |
| toplu katliam yapmanın en etkili yolu, kurbanlarını olabildiğince durumdan habersiz bırakmaktır. | Open Subtitles | المفتاح لفعالية القتل الجماعي هو الحفاظ على ضحاياك في الظلام لأطول فترة ممكنة |
| toplu katliam suçunun cezası ölümdür. | Open Subtitles | جريمة القتل الجماعي يُعاقَب عليها بالإعدام |
| Yarı imha merkezi, yarı toplama kampı olan Birkenau 1942'den bu yana Auschwitz'teki toplu katliam alanlarından biriydi. | Open Subtitles | بيركنوه" جزء من معسكر إعتقال" جزء من مركز إبادة كان موقع القتل الجماعي في "آوشفيتس" منذ 1942 |
| toplu katliam yapmak için bu işe girmedim ben. | Open Subtitles | لم يكن القتل الجماعي مما وقعت عليه |
| Chicago'nun dışındaki bu kasabada yapılan toplu katliam kontrol- | Open Subtitles | القتل الجماعي في هذه المدينة خارج شيكاغو تحت... |
| Ancak Auschwitz ve Polonya'daki diğer kamplardaki Naziler toplu katliam tasarlamakla, onu uygulamak arasında büyük fark olduğunu anlamak üzereydiler. | Open Subtitles | "لكن بينما النازيون في "آوشفيتس والمعسكرات الأخرى في بولندا المحتلّة يكتشفون شيئاً واحداً وهو تخيّل القتل الجماعي على مقياس ملحمى آخر تماماً لكي يكون قادرين على تنفيذه |
| toplu katliam, kölelik. | Open Subtitles | القتل الجماعي الاستعباد |
| Birisi Jada'nın, Sudan'daki toplu katliam hakkında bilgi vermesini istemiyor. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} أحدهم لا يريد لـ(جادة) أن تعطي معلومات بشأن القتل الجماعي لأخيها في (السودان). |
| Biz seri katil değiliz. | Open Subtitles | نعم لا مشكله نحن لا نحب القتل الجماعي |
| Ama başka biri tarafından kontrol edilen bir kitle katili olması... | Open Subtitles | القتل الجماعي المسيطر عليه من شخص ما؟ |
| Bakin, toplu cinayetler hakkinda yazma konusunda bir sikinti yok. | Open Subtitles | أصغيا، إنه مقبول أن تكتب عن القتل الجماعي |