| Eski yemek masası yokken yemek odası çok daha şık görünüyordu. | Open Subtitles | وبدون طاولة الطعام القديمة هناك أصبحت غرفة الطعام أنيقة نوعا ما |
| Şu Eski şurubu için ve onu saatte 30 mille uçurun. | Open Subtitles | إدعم غلاية شايك القديمة هناك, و أطلق القاطرة بسرعة 30 ميل فى الساعة |
| Oradaki o Eski mezarlık asırlardır bize uğursuzluk getiriyor... ecdadımızın ruhlarını taciz ediyor. | Open Subtitles | أتعرف المدافن القديمة هناك لقد أصبح مأوى للأشباح.. التى تزعج أرواح العائلة |
| Uçarak kaldırımdan iniyoruz senin Eski kırmızı Charger da orada. | Open Subtitles | سنطير عبر الرصيف وشاحنتك الحمراء القديمة هناك لكنّها جديدة. |
| Bir sürü Eski videokaset götürmene izin vereceklerini tahmin etmiyorum. | Open Subtitles | و لكن أضن أنهم لن يسمحوا لك إدخال مجموعة من الأشرطة القديمة هناك. |
| # Eski zamanlar unutulmamış orada | Open Subtitles | الأوقات القديمة هناك لما كَانتْ يَنْسي؟ ؟ |
| Köydeki Eski kilisede bir çocuk var, on yaşından büyük değil. | Open Subtitles | في الكنيسة القديمة هناك في القرية، ثمة طفلة لا تتجاوز سن العاشرة |
| Odamı temizliyordum ve epey Eski eşya var odamda. | Open Subtitles | كنت فقط انظف غرفتي وهناك الكثير من الاشياء القديمة هناك |
| Şuradaki Eski Ford'dan işine yarayacak parçaları alabilirsin. - Tamam. | Open Subtitles | خذ المحور من تلك الفورد القديمة هناك |
| Eski odamızı verdiler. | Open Subtitles | لقد نزلت بنفس غرفتنا القديمة هناك. |
| - Eski moda hareketler. | Open Subtitles | هناك بعض حركات المدرسة القديمة هناك |
| Çift katlı Eski büyük rulolardan mı var? | Open Subtitles | هنالك قطعة ضخمه... ضخمه من اللفائف المضاعف القديمة هناك |
| Evet, dışarıdaki Eski Valiant. Anahtarı nerede? | Open Subtitles | نعم ، والخروج الشجاع القديمة هناك . |