| Haberlerde de çıktı, bu kez eldiven takabilir. | Open Subtitles | هو كَانَ في الأخبار. هو قَدْ يَلْبسُ القفازاتَ هذا الوقتِ. |
| Şüphelinin eldiven kullanmadığını sanıyorum. | Open Subtitles | حَسناً، أَحْسبُ بأنّ نا المشبوهة لَمْ تُستعملْ القفازاتَ. |
| İlaçlarken eldiven takmalısın. Biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | النظرة، أنت يَجِبُ أَنْ تُلْبَسَ القفازاتَ بذلك، تَعْرفُ؟ |
| Onları toparlarken, asla eldiven takmıyorlar. | Open Subtitles | الذي إستعادَ هذه الدراجاتِ. هم أبداً لا يَلْبسونَ القفازاتَ. |
| Bu demektir ki katil ona vurduğunda eldiven giymiş. | Open Subtitles | الذي يَعْني أن القاتلَ رُبَّمَا يلَبسَ القفازاتَ عندما ضَربَها. |
| Güya doktorsun ama eldiven bile takmıyorsun. | Open Subtitles | A طبيب، وأنت لَمْ يَلْبسْ القفازاتَ حتى. |
| Çünkü eldiven takıyordu. | Open Subtitles | - Cos هو يَلْبسُ القفازاتَ. |