Birkaç mahkûm kavga etti ve ben de birini kafese koydum. | Open Subtitles | بعض السجناء دخلوا في قتال وعليه انا وضعت واحد في القفص |
Yani biri onu dövüp kafese tıktıktan sonra tekneyi ateşe verdi. | Open Subtitles | هناك من برّح الشاب ضرباً رماه في القفص ثم أحرق مركبه |
Ve bu cuma, Çelik kafes'te, seni asla unutamayacağın bir şekilde muayene edeceğim. | Open Subtitles | في يوم الجمعة هذا في بطولة القفص الفولاذي سأريك جسداً لن تنساه أبداً |
Bu kuşların şu an kafesi açsam uçmak istemeyeceklerini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن هذه الكائنات لن تفر بمجرد فتح القفص ربما |
Bu arkadaşın meraklı olması durumuna karşı ellerinizi ayaklarınızı kafesin içinde tutun. | Open Subtitles | اليدان والقدمان داخل القفص طوال الوقت في حال ان شعر أصدقائنا بالفضول |
Bana etrafımda kurduğum kafesten kaçmayı öğretmekle kalmadı aynı zamanda kafesin de en başından beri var olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | لم تبين لي فقط كيفية الهروب من القفص الذي بنيته حول نفسي. بل وبينت لي أن القفص موجود أصلا. |
Charlene, eğer bu gece bu kafeste ölürsem beni hep hatırlamalısın. | Open Subtitles | تشارلين ، اذا مت فى هذا القفص اليله عليكى ان تتذكرينى |
Evet o kadar süper bir baş melek ki tanrı tarafından kafese hapsedildi. | Open Subtitles | أجل, الملاك السامي القوي الذي تم رميه في القفص من قبل الإله بنفسه |
Biz onu tekrar o kafese tıkana dek... kalbi neşe doluydu. | Open Subtitles | كانت هناك بهجة في قلبها قبل أن نحجزها في ذلك القفص. |
Bu 10 numuneyi aynı anda kafese yerleştiriyorsunuz. | TED | يمكنك وضع هذه العينات 10 في وقت واحد في القفص. |
Bu kafes herşeye dayanır! Şehir tarafından garanti edildi. | Open Subtitles | هذا القفص مضاد للهروب معتمد من قبل حكومة المدينة. |
Salon dediğin bu kafes'de oynamak oldukca zor. | Open Subtitles | اضطرارنا للعب في هذا القفص الذي تسميه بصالة رياضية سيء بما يكفي |
Adam girer kafese, kafes girer salsaya. | Open Subtitles | الرجل يذهب الى القفص القفص يذهب الى الصلصه |
Diyafram tamamen kapanmış, göğüs kafesi ezilmiştir, ve zihinsel olarak da, devam eden birşeyler vardır. | TED | يدخل الغشاء كلّياً، يتجه القفص الصّدري نحو الداخل، وهنا، ذهنيا، يحدث شيئ ما فعلاً. |
Bizi kurtarmanı istediğimde, kafesi açmadın. | Open Subtitles | عندما طلبت منك تحريرنا لم تحاول أن تفتح القفص |
Ben seninle yaşamıyorum. Aynı kafesi paylaşıyoruz, o kadar! | Open Subtitles | اننى لا أعيش معك اننا فقط نقطن نفس القفص ، ليس الا |
Yerinde olsam, kafesin o tarafındayken kibrimi göstermek için bu denli hevesli davranmazdım. | Open Subtitles | ولو كنت مكانك لن أكون متلهفة لإظهار تعجرفي من ذلك الجانب من القفص |
Ve uyuşturucu izi de yok, yani buraya taşınmış, ama kafesin içinde değil. | Open Subtitles | ولا يوجد علامات مخدرات إذاً تم حملها إلى هنا، لكنها ليس في القفص |
Vay be, kafesten çıkmama izin verdiğiniz için delirmiş olmalısınız. | Open Subtitles | سحقا، لابد أن كلاكما مجانين تطلقون سراحي من القفص ببساطة |
Siz ailelerinize dönmek istiyorsunuz Ben de kafesten çıkmak | Open Subtitles | تريدان العودة الى عائلتكما. وانا أريد الخروج من هذا القفص. |
Ama sadece kapının önündeki polisleri kafeste saklanarak atlatmak için. | Open Subtitles | لكن بعدما أختبأ داخل القفص ليمر عبر الحراس عند الباب |
Bu durum, nefesin çok ani şekilde kesilip göğüs kafesine basınç yapmasıyla gerçekleşir. | Open Subtitles | ذلك يحدث عندما تتوقف عن التنفس لذا فجأة الرئتين تضغط تجاه القفص الصدري. |
Sizden bir köpeğin göğüs kafesini hayal etmenizi istiyorum. | TED | لذلك أريدكم أن تتخيلوا القفص الصدري للكلب. |
Akciğerlerinin nerede bittiğini ve göğüs kafesinin nerede başladığını göremiyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان احدد نهاية رئتيه و بدايه القفص الصدرى |
Beni numaranın içine koy. Kafesteki adam ben olayım. | Open Subtitles | سوف تضعني في الحيلة ستجعلني الرجل الذي في القفص |
Ve Crate'de olduğum her gün bunun bir daha olmayacağına dair yemin ettim. | Open Subtitles | ,وعندما كنتُ في القفص أقسمتُ أني لن أدع ذلك يحصلُ مجدداً |
Bilmediğim şey ise göğüs kafesinde ne olduğu ve futbol zekası. | Open Subtitles | ما لا نعلمه هو ما خلف ذلك القفص الصدري وذكاءه الكروي |
Hey sana masanın arkasında kalman gerektiğini söylemiştim Coop. | Open Subtitles | قلت لك يجب عليك لقد بقي وراء مكتب، القفص. |
Elektrik akımı kafeslerin içinde bir yükseltici gibi çalışacak. | Open Subtitles | التيّارُ الكهربيّ يعمل كمُضخِّم للموجات أثناء مرورها خلال القفص. |
dediğinizi duyar gibiyim. İşte karşınızda müthiş Jerry Andrus, ve yarattığı 3 boyutlu "imkansız sandık" illüzyonu. Gördüğünüz gibi Jerry, imkansız sandığın içinde ayakta duruyor. | TED | حسنا هاهو الراحل العظيم جيري اندروس وهم القفص المستحيل في ثلاثة ابعاد وفيه يقف جيري داخل القفص المستحيل |