İçinde Sadece biraz pastırma var. | Open Subtitles | فيها القليل فقط من لحم الخنزير. |
sadece birkaç parçası bant kuyruklu güvercin. | TED | هناك القليل فقط من الأشياءالتي تجعل منه حمامة ذات ذيل مخطط. |
Bir A.T.M. bulacağız. Sadece birazcık para çekeceğiz. | Open Subtitles | سوف نذهب الى الصراف الآلي سنأخذ القليل فقط من النقود |
azıcık yerdin ki benimkinden daha uzun dayansın. | Open Subtitles | تأكلين منها القليل فقط كي تبقى لديك وقتاً أكثر مما تبقى لدي |
Hepsini almadım zaten, üstlerden birkaç tane aşırdım. | Open Subtitles | لم استنزف أي شخص لقد أخذت القليل فقط |
Sadece ucunu mu? | Open Subtitles | القليل فقط ؟ |
Çok kişi çağrılır, çok azı seçilir. | Open Subtitles | العديد يأتون ويذهبون، القليل فقط يثبتون أنفسهم |
Tabiata baktığımızda, kaynak sarfının çok az olduğunu ve hemen hemen herşeyin tekrar kullanıldığını görürüz. | TED | فالطبيعة الأم تهدر القليل فقط وتعيد استخدام كل شيء تقريبا |
Sadece biraz ver, Reggie. | Open Subtitles | اريد القليل فقط |
Evet, Sadece biraz daha akıllıca | Open Subtitles | نعم, القليل فقط يا ذكي |
Karşılığında Sadece biraz kan alıyoruz. | Open Subtitles | أخذنا القليل فقط بالتجارة |
Bir düzine vardır herhalde ama ben sadece birkaç tanesiyle tanıştım, tabii hepsi reddetti. | Open Subtitles | أنا على يقين أن لديه العشرات, لكني أعرف القليل فقط منهن بالطبع كلهن رفضن |
Birkaç fatura ödediğim için seviniyordum, sadece birkaç. | Open Subtitles | حاولت أن أشعر بالراحة بخصوص تسديد القليل من الفواتير وأنا أقصد القليل فقط |
Kanından benim adıma sadece birkaç damla dökülmesi dünyanıza gelmemi sağlar. | Open Subtitles | {\fnSKR HEAD1 }القليل فقط من قطرات دمها تُراق بحق اسمي، سوف تدخلني عالمكِ |
Sadece birazcık. Şimdilik bu kadar. | Open Subtitles | القليل فقط ليس كثيراً |
Sadece birazcık. | Open Subtitles | تعلمت القليل فقط |
Çok fazla değil, Sadece birazcık. | Open Subtitles | ليس كثيراً، القليل فقط |
azıcık, azıcık. | Open Subtitles | القليل فقط، القليل فقط |
Ama hepsinden azıcık, tırtıkladığımı anlamamalılar. | Open Subtitles | لكن القليل فقط كي لا يعلما |
(Gülüşmeler) Evet, tamam, tamam. sadece birkaç tane var. | TED | (ضحك) حسناً .. حسناً. لكني املك القليل فقط. |
Evet, birkaç tane oldu. | Open Subtitles | أجل ، القليل فقط |
Sadece ucunu. | Open Subtitles | القليل فقط. |
Sadece ucunu yahu! | Open Subtitles | القليل فقط! |
Bu arılar yaşam döngülerinin çoğunu yerde saklanarak ya da ağaç diplerinde geçiriyor. Bu güzel yaratıkların çok azı balarıları gibi yüksek sosyal davranış göstermek üzere evrilmiştir. | TED | وهو يقضي الجزء الأكبر من دورة حياته مختبئ بالأرض أو داخل جوف جذع ما لكن القليل فقط من تلك الأنواع الجميلة قامت بتطوير نظام اجتماعي متطور ومنها نحل العسل. |
Bazı akademisyenler tüm dillere özgü ortak kalıpları belirlemeye çalıştı, fakat isim ve fiil olması gibi bazı temel özellikler dışında, bu sözde evrensel dilbilim özelliklerinin çok azı tespit edilebildi. | TED | حاول بعض العلماء تحديد أنماط متشابهة بين جميع اللغات ولكن بعيداّ عن بعض الخصائص الأساسية مثل وجود الافعال و الأسماء، يوجد القليل فقط مما يسمى بالخصائص اللغوية العالمية |
Yalnızca çok az kişi nerede olduğumuzu biliyordu. Nilüfer de onlardan biriydi. | Open Subtitles | القليل فقط من يعلمون مكانى وهى كانت واحدة منهم, |