ويكيبيديا

    "القمح" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • buğday
        
    • tahıl
        
    • buğdaydan
        
    • buğdayı
        
    • buğdayın
        
    • Wheat
        
    • kepekli
        
    • Buğdaya
        
    • Tahıllar
        
    • Buğdaylı
        
    • mısır
        
    • tahılın
        
    • buğdayla
        
    • buğdaylar
        
    • buğdayları
        
    Bilmiyoruz. Bütün bunları tartışıyo olmamız garip. Ama kömürü düşünürseniz, yanmış buğday taneleride böyle gözüküyor. Kömürden tamamen farklı değil. TED والذي يثير الفضول ونحن نناقش هذه الأمور. لكن مثلما تفكرون في الفحم، هكذا ستبدوا حبات القمح. ليس مخالفة تماما للفحم.
    Hafiz Esad'ın Suriye'yi kontrol altına almasıyla başladı. Ülkenin, buğday ve arpa gibi şeylerde kendine yetebiliyor olmasını istedi. TED عندما تولى الأسد مقاليد الحكم في سوريا، فقد قرر حينها أنه ينشد الإكتفاء الذاتي في أشياء مثل القمح والشعير.
    Çiftçilerin en iyi dostu. Koyunları ve uzun buğday tafrasının yanında. Open Subtitles أفضل صديق المزارعين، بالقرب من الأغنام و حقل القمح طويل القامة.
    Post Tostları, Corn Flakslar, Şekerli poğaçalar pirinç ve buğday kremi, tahıl unu. Open Subtitles كميات من التوست والكورن فليكس و السكر الأرز والدقيق القمح والزبد
    Bir avuç dolusu para yere atacağın bir avuç buğdaydan iyidir. Open Subtitles حفنة من النقود فى اليد شيىء جيد بالضبط مثل حفنة من القمح فى الحقل
    Bir buçuk saat ve buğday içeceğinden ve zencefil-kavun karışımından sonra... Open Subtitles ساعة ونصف، طلقتين عشب القمح وعصير الزنجبيل البطيخ في وقت لاحق،
    "Atıştırmalıklar"ın tüm kalorileri, endüstriyel ekinlerden yani buğday, mısır ve soyadan geliyor. Open Subtitles كل هذه الوجبات والسعرات الحرارية نوعية السياسات الزارعية هنا من القمح والذرة
    Daha geçen yaz, adam ambardayken iki ton buğday kazara tepesinden aşağı boşalmış. Open Subtitles في الصيف الماضي، ثمة شخص مجنون ألقى 4 آلاف باوند من القمح عليه.
    Çiftçi buğday hasadını topladıktan sonra samanı ateşe vererek ortalığı temizler. Open Subtitles بعد أن يحصد القمح يستخدم النار لتنظيف الحقل و حرقِ الهشيم
    Bugün menüde domates püresiyle birlikte fesleğenli buğday salatası var. Open Subtitles قائمة الطعام لليوم لدينا سلطة القمح والريحان مع حساء الطماطم
    Bizi tarladaki buğday gibi biçerler ve ikinci kez düşünmezler. Open Subtitles سيذبحوننا مثل القمح في الحقل، لن يفكّروا في هذا مرّتين.
    Sana buğday çimeni ve sığır eti kolajeni içeceği hazırladım. Open Subtitles لقد صنعت مشروب من عشب القمح وبعض بروتينات اللحم البقري
    Amerika Birleşik Devletleri topraklarına, sanki o topraklar, rüzgarlardan oluşan bir buğday tarlasıymış gibi bakıyor ve bu size gerçekten, Amerika Birleşik Devletleri'nin rüzgarlarına ne olduğu hakkında görsel bir imge veriyor. TED إنه ينظر إلى أراضي الولايات المتحدة كما لو كانت حقل القمح التي تم السيطرة عليها من قبل رياح والتي تعطي حقا لك صورة تصويرية حول ما يحدث مع الرياح في الولايات المتحدة.
    Meşe ağaçları, buğday tarlaları ve üzüm bağlarıyla muhteşem bir yer. TED إنها خلابة، بأحراش البلوط وحقول القمح وتكعيبات العنب.
    Ve bunlar buğday ve pirinç saplarıydı. TED كان هناك قش القمح, وقش الرز في المنطقة.
    Burada sanayiyi temsil eden kocaman bir dişli var, limanı temsil eden bir gemi var, ve kocaman bir buğday sapı mayalama sanayisine hürmetini sunuyor. TED يوجد تروس عملاقة ترمز إلى الصناعة و سفينة تعبر عن المرفأ ساق عملاقة من القمح. تكريماً لصناعة التخمير
    tahıl çuvalı taşır, biçerdöver sürer. Open Subtitles بإمكانه حمل أكياس القمح كما بإمكانه قياده اله الحصاد
    Evet, hayat bu. buğdayı hasat ederiz ve hasat ederken, onu öldürürüz. TED نحن اذا نحصد القمح وعندما نحصده .. فنحن نقتله
    Bu küçük başak soldan merkeze doğru... ...buğdayın atasıdır. TED السّنبلة الصّغيرة إلى اليسار في الوسط تُمثّل في الواقع أحد أسلاف القمح.
    Orası daha önce oynadığım Wheat Ridge. Open Subtitles هناك، القمح ريدج هو المكان الذي اعتدت على اللعب.
    Ve gelin kabul edelim, herkes kepekli ekmeğe geçmek istiyor. TED علينا ان نعي .. ان الجميع اليوم يتجه الى صناعة الخبز بحبات القمح الكاملة
    Temmuz sonunda yeşil bahçesi sarı Buğdaya dönüşür. Open Subtitles في يوليو ستصبح مزرعته صفراء مثل حقول القمح
    Özgürlüklerini Tahıllar takas ettik, Open Subtitles لقد بادلنا حريتهم ببعض القمح الذي نحتاج إليه
    Unutmadan, Buğdaylı makarna ve peyniri alıp içine yumurta beyazı ve havuç püresi eklersen sağlıklı bir yemeğin olur. Open Subtitles مهلاً , إذا أحضرتِ مكرونة القمح الكامل مع الجبن وألقيتِ فيها بياض البيض والجزر المهروس تكون وجبة صحية
    Tabi senin tahılın bizim haberimiz olmadan buraya gelmediyse. Open Subtitles أم ان القمح الخاص بك قد وصل إلينا، دون علمنا؟
    Bu yüzden en az 10 torba buğdayla takas ederim. Open Subtitles لهذا السبب، فلا يمكنني أن أقبل ! بأقلّ من عشرة أكياس من القمح
    Bu taşıyıcılar, Taşlar'ın tüm medeniyeti yok etmesini sağlar. Tarladaki buğdaylar gibi. Open Subtitles يمكن لهؤلاء الحاملين أنْ يجزّوا حضارات بأكملها كما يُجزّ القمح في الحقول
    Adamları topladım ve tarlada çürümesi için buğdayları bırakıyoruz. Open Subtitles لقد كلمت الرجال للخروج وسنترك القمح ليتعفن في الحقول.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد