Masamın üzerine koydum ama sürekli üzerine kahve dökülüp duruyor. | Open Subtitles | كان لي على مكتبي، ولكن ظللت إراقة القهوة على ذلك. |
Teleprompter cihazına, masamın üzerine kahve makinasına kahve makinasının yanındaki şeker paketlerinin olduğu kavanoza. | Open Subtitles | على جهاز الصوت ، على مكتبي على آله القهوة على علبة السكر بجانب آلة القهوة |
- üzerine kahve dökmeseydin o zaman. | Open Subtitles | حسناً ، كان يجب عليك عدم إسكاب القهوة على قميصك |
Cambridge ve Shiloh'un köşesinde Bir kahve dükkanında. | Open Subtitles | إنها تحتسي القهوة على ركن "كامبيردج" و "شيلوه" |
- Gidip Bir kahve koyabilir miyim? | Open Subtitles | -أتمانع إن ذهبت ووضعت القهوة على النار ؟ |
İnsanların üzerine kahve fırlatan polis bu. | Open Subtitles | إنها الشرطة التي تسكب القهوة على الآخرين |
üzerine kahve döküğüm için bozuldu. | Open Subtitles | لقد سكبت القهوة على المفاتيح وتجمد الجهاز |
Tüm bunların hepsi üzerine kahve döktüğün için mi oldu? | Open Subtitles | كل هذا بسبب أنك سكبت القهوة على نفسك؟ |
Lütfen çok gizli dosyanın üzerine kahve dökme. | Open Subtitles | أرجوك لا تسكب القهوة على ملف سري للغاية |
Üzerinde küçük Bir kahve lekesi var. | Open Subtitles | أي شيء؟ توجد بقعة من القهوة على قميصك |
Gidip Bir kahve içelim mi? Ben ısmarlıyorum! | Open Subtitles | فلنشرب القهوة على حسابي |
Bir kahve alacağım. | Open Subtitles | سأذهب أنا القهوة على للحصول |