Tiegler sarhoşluk halinden, kusmuk havuzunda uyanmak yerine cesedin başında dikilirken uyandı. | Open Subtitles | واقفاً فوق جثّة بدلاً من أن يكون وجهه ممرغاً ببركة من القيء |
Sidik sarısı ile kusmuk yeşili arası, değil mi? | Open Subtitles | نوعاً ما مزيج بين البول الأصفر و القيء الأخصر، أليس كذلك؟ |
Sonra, ne oldu bilmiyorum bir gece, küp gibi içmişken sabahın beşinde, kusmuk içinde uyandım. | Open Subtitles | وبعد ذلك، لا أعلم كيف، ليلة ما كنتُ ثملاً للغاية، استيقظت الخامسة صباحا في بركة من القيء. |
kusma torbasına yazmışsın, tatlım! | Open Subtitles | لقد كتبته على حقيبة القيء بالطائرة يا عزيزي |
Yani bu kitap bana kaşmirden kusmuğu nasıl çıkaracağımı anlatacak mı? | Open Subtitles | وهذا الكتاب سيخبرني كيف أزيل القيء من الكشمير؟ |
Bu talaş hız trenindeki kusmukları emer. | Open Subtitles | ستمتص نشارة الخشب هذه القيء منالأفعوانية.. |
Kan kusmaya ve iki düzine uyuşturucu bağımlı ve bağımsız semptoma geri döndük. | Open Subtitles | عدنا إلى القيء المدمّى ودزينة الأعراض التي لها أو ليس لها علاقة بالمخدرات |
Sahneyi dondurduğumuzda kusmuk parçacıklarının, çizerler ve arkadaşlarının fotoğrafları olduğunu göreceksiniz? | Open Subtitles | إذا أوقفت الفيديو، فيمكنك أن ترى بقطع القيء صور رؤوس رسامينا وأصدقائهم |
Hey şampiyon arka merdivende üzerinde adın yazan bir kusmuk var. | Open Subtitles | يا بطل، يوجد بعض القيء بالخلف هناك مكتوب اسمك عليه |
kusmuk kokan pis bir odada uyandım. | Open Subtitles | استيقظت في غرفة قذرة تفوح منها رائحة القيء. |
kusmuk torbasına yazmışsın tatlım. | Open Subtitles | لقد كتبته على حقيبة القيء بالطائرة يا عزيزي |
Gördüğün en iğrenç umumi tuvaletin, kusmuk ve çişle kaplı olduğunu düşün. | Open Subtitles | تخيل المرحاض العام الأكثر قرفاً قد دخلته من قبل, مغطى بالبول و القيء |
Bu sabah orda bir litre kusmuk vardı. | Open Subtitles | مكاييل اثنين من القيء هناك في صباح هذا اليوم. |
Harika! Biri, iki katlı kusmuk yığınına kusmuş gibi. | Open Subtitles | إنه رائع وكأن أحداً ملأه بقدر وفير من القيء |
O tamamen vahşi saç boyası, mide gazı, burun karıştırma, tükürme, kusma, ara sıra rastgele seks ve daha sık sarhoşlukla ilgili | Open Subtitles | اطلاق الريح نقر الأنف البصاق القيء القوي ممارسة الجنس العشوائي حسب الفرص و السكر حسب الفرص |
Baharatlı yiyecekler de, kasılmalara neden olur ve çocuk doğumu mucizesine, mide bulantısı, kusma ve susuzluk ekler. | Open Subtitles | الأكل الحار يمكن أن يسبب أيضا التقلصات و الغثيان و القيء و الجفاف الى معجزة الولاده |
Şaka kusmuğu olsun, Şaka kusmuğu olsun. | Open Subtitles | بلاستيك القيء الخادع، بلاستيك القيء الخادع. |
Şu an rüzgâra karşıyım. Siz kusmuğu toplayarak güzel vakit geçirebilirsiniz. | Open Subtitles | حسنا، أنا سأذهب، وأنتم إستمتعوا بالبحث في القيء. |
En son arabaya bunlardan birisini aldığımda koltuktan kurumuş kusmukları kazıyana kadar helak olmuştum. | Open Subtitles | في آخر مرّه كان لدي واحده من هذه في السيارة لقد قمت بتكسير القيء الجاف بسكّينة زبده |
kusmaya ve altını doldurmaya meyilli kel bir küçük adam. | Open Subtitles | رجل صغير أصلع يعاني من القيء وحساسية من ارتداء الحفاضات |
Bender'ı üzmek istemiyorum ama bu yaptıkları Kusmuktan beter. | Open Subtitles | لا أريد أن أؤذي مشاعره لكن طعم هذا الطعام مثل القيء |
Kafein zehirlenmesi nedeniyle oluşan bir kriz kusmayı ciğerlerine çekmesine yol açmış. | Open Subtitles | يا د.بوروناين، كيف ماتت بيلا؟ نوبة تشنج جراء التسمم بالكافيين مما جعلها تستنشق القيء |
Saçındaki kusmuğa bakarak kendin bir sonuca varabilirsin. | Open Subtitles | أنا سوف أقول لك يكون القيء في شعرك، و حتى تتمكن من استخلاص الاستنتاجات الخاصة بك. |
Kasılmalara ve kusmana yol açar. | Open Subtitles | إنّه غاز يسبّب التشنّج، القيء. |
Eğer o iş olursa, o kusmuklu ağzına sen suni tenefüs yapacaksın, tamam mı? | Open Subtitles | انظري, إن ذلك حدث فأنت ستعطينها الفم لفم القيء حسناً؟ |
Yerinde olsaydım, ona Kusmuğun üzerine nasıl talaş atılır, öğretmeye başlardım. | Open Subtitles | لو كنت مكانك، لبدأت بتعليمه كيف يقذف نشارة الخشب على القيء |
Elinizeki en iyi stajyer benim. Ama siz beni Kusmukla ve çıbanla harcıyorsunuz. | Open Subtitles | أنا أفضل متدربة لديكِ وأنت تهدرينني على القيء والدمامل |
Kusmuklar yukarı geliyor. | Open Subtitles | وبينما يتدفق القيء الصاعد |
İrice, kallavi bir kusmuktu! | Open Subtitles | بل كان من النوع الضخم من القيء |
Bu doktor o kusmukta cıva klorürr izleri buldu. | Open Subtitles | هذا الطبيب وجد آثار كلوريد الزئبق في ذلك القيء |