Evet. Hem Uyku saatini, hem dinleme saatini mahvetti. | Open Subtitles | صحيح، لقد أفسد وقت القيلولة و وقت الرّاحة |
Uyku vakti geldi. İyi uykular? Aşağıdan bazı sesler duyabilirsin, kafanı takma. | Open Subtitles | حان وقت القيلولة ولاتقلق حول أي ضوضاء تصدر من الأسفل |
O saatte, diğer tüm rahibeler Şekerleme yapıyor olacaklar. | Open Subtitles | في هذا الوقت تنام باقي الراهبات فترة القيلولة |
Dört ay oldu, hala "Siesta"nın anlamını anlamadın mı çaylak? | Open Subtitles | أنت هنا منذ 4 أشهر ولا تعرف معنى القيلولة"أيها المبتدئ" |
Evet, gün içinde Kestirmek verimliliği arttırıyormuş. | Open Subtitles | نعم , القيلولة تبقيك منتجة و اشياء مثل هذة |
Özgürlük uykusu sonraya kaldı sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنّ القيلولة لأجل الحرّيّة سنأخذها لاحقاً |
Kestirme yetmiyor bu günlerde Frank. Uykuya gömülmek bile yetmiyor. | Open Subtitles | القيلولة لا تكفي هذه الأيام، فرانك، لا تؤثر حتى. |
Güzel, battaniyeyi getireyim. Uyku zamanı. | Open Subtitles | رائع، حسناً، اجلبي البطانية فقد حان وقت القيلولة. |
Hemen uykuya dalar zaten. Uyku saatini çoktan geçti. | Open Subtitles | كما أنّه سينام مباشرة، فقد تأخّر كثيراً على القيلولة |
Uyku saati bitmek üzere. | Open Subtitles | هااى اتعلمى , ان ساعات القيلولة كادت ان تنتهى |
Doğruyu söylemek gerekirse bir Uyku harika olur. | Open Subtitles | في الحقيقة, تبدو القيلولة مناسبة في الوقت الراهن |
Uyku saatinde her yastığın altına çikolata koyuyorlar diye duymuştum. | Open Subtitles | أسمع أنهم يتركون الشوكولا بجانب الوسادة في وقت القيلولة |
Futbol izlerim, hindi yerim ve Şekerleme yaparım. | Open Subtitles | اشاهد كرة القد م, ااكل ديك رومي , انام في القيلولة.. |
Ve şimdi, mahkeme izin verirse, Şekerleme yapma zamanı. | Open Subtitles | والان ان سمحت المحكمة لي فهذا وقت القيلولة |
Kısa bir süre verimli çalışma, sonra Şekerleme vakti. | Open Subtitles | إنهم مستعدون للعمل القليل وبعدها، يحين وقت القيلولة |
Yemin ederim bazen uyanıyorum ve Siesta Kralı olduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | -نعم أقسم أنني أحياناً أستيقظ صباحاً ولا أصدق أنني ملك القيلولة |
İnsanlara, Siesta Kralı'nın yataklarında, uyumak dışında da bir çok eğlenceli şeyler yapabileceklerini hatırlatmak için buradasın. | Open Subtitles | أنتِ هنا لتذكري الناس أن هناك أشياء ممتعة كثيرة يمكنهم القيام بها على مرتبة "ملك القيلولة" غير النوم |
Saatim bozuldu ve biraz Kestirmek üzereyim beni bir saat içinde uyandırmanıza ihtiyacım var. | Open Subtitles | تعطلت ساعتي وسأنام القيلولة لذا أحتاج أن توقظوني خلال ساعة |
Evet, gün içinde Kestirmek verimliliği arttırıyormuş. | Open Subtitles | نعم , القيلولة تبقيك منتجة و اشياء مثل هذة |
"Öğle uykusu için çok büyüğüm" dediği anda sızdı. Çok tatlı. | Open Subtitles | قال "كبرتُ على القيلولة" ثمّ سرعان ما نام |
Kestirme sonrası kahvemi almadan hiçbir şey ile ilgilenemem. | Open Subtitles | لا يمكنني التعامل مع أي شيء الى ان احصل على قهوة ما بعد القيلولة |
- Biraz kestirin, dörtte gidersiniz. | Open Subtitles | -ستذهب على الرابعة , بعد القيلولة . |
Bir kahvaltıdan önce attırırım, bir öğlen... öğleden önce, şekerlemeden önce, işten sonra, sıkışık trafikte... akşam yemeğinden önce şaklatırım, yemekten sonra patlatırım... köpeği gezdirirken çekerim... sonra annemle babam uyuduysa bir gece yarısı abur cubur... otuzbiriyle bitiririm. | Open Subtitles | إذ افعله عند الفطور ...ثم عند الظهر وبعد الغداء وقبل القيلولة وفي طريقي إلى العمل خلال زحمة السير ...ثم قبل العشاء وبعده |
Özür dilerim. Biraz güzellik uykusuna yatmam gerekti. | Open Subtitles | أنا آسفة، اضطررت لأخذ بعض القيلولة |