136. Cadde'deki elektronik mağazasına girip sabitlenmemiş ne varsa alıyorlardı. | Open Subtitles | رأيت اناس يدخلون ويخرجون من متجر الكترونيات على الشارع 136 |
Kağıt elektroniği, materyal biliminin en umut vaat eden alanlarından biri, çünkü bize ucuz ve esnek elektronik malzemeler üretme imkanı veriyor. | TED | لكن الكترونيات الورق واحدة من اكثر الفروع الواعدة في علم المواد في ذلك هي تمكننا من صنع الكترونيات ارخص ومرنة. |
Elektromanyetik alan gösteriyor ki bu aygıtlar elektronik tabanlı. | Open Subtitles | الحقل الكهرومغناطيسى يدل على أن هذه الأشياء مستنده على الكترونيات |
O zaman neden güzel müşterilerimizin yanına dönüp daha çok elektronik eşya almalarında yardımcı olmuyorsunuz, Bay Grimes. | Open Subtitles | لماذا لا ترجع للمساعدة انه لطيـــف و الزبائن يشترون الكترونيات أكثر سيد جريمز |
20 kağıda elektrik dükkanlarında satıIır. | Open Subtitles | يمكن شراء الأداة من أي متجر الكترونيات بعشرين دولار |
Herhangi bir elektronik dükkanından cep telefonu dinleme cihazı alabilirsin. Alabilir misin? | Open Subtitles | يمكنك الحصول على معترض لبث الهاتف الخليوي في اي متجر الكترونيات |
Bay Kearns, Motorola dünyadaki en büyük elektronik üreticisidir. | Open Subtitles | سيد كيرنس، موتورولا أكبر منتج الكترونيات في العالم |
Arabanı elektronik mağazalarına çarpmadığın ve elinde silahla dolaşmadığın bir zamanda mı? | Open Subtitles | عندما تقتحم متجر الكترونيات وفى يدك مسدس |
Dunder Mifflin, Sobre isimli bir elektronik şirketi tarafından satın alındı. | Open Subtitles | داندر مفيلن بيعت حديثا لشركة الكترونيات اسمها سابري |
Füzenin elektronik sisteminde sorun yaratır, suçu elektrikli tellerin üstüne atarız. | Open Subtitles | تحسين الكترونيات الصاروخ اللوم على السياج الكهربائي |
Karşınızda da Gözleri Karıncalı Johnson'ın elektronik Eşyaları. | Open Subtitles | وهنا في محل الكترونيات جونسون في أعينه نمل |
Ölmeden birkaç gün önce Butch Callahan bir elektronik eşya mağazasına gidip ucunda gizli mikrofon olan bir kalem almış. | Open Subtitles | ، قبل عدة ايام من موته بوتش كالهان ذهب الى محل الكترونيات واشترى قلماً بلاقطة صوت مخفية |
Orası bir elektronik dükkanı, Binbaşı. | Open Subtitles | انة محل الكترونيات ايها الرائد |
Renelco ticari elektronik eşya üretiyormuş ama asıl işleri silah fabrikasıymış. | Open Subtitles | معمل (رينلكو) ينتج الكترونيات استهلاكية لكن الهدف الحقيقي هو صناعة اسلحة |
elektronik ürünler mağazası. - Depocu, ne dersin? | Open Subtitles | " محل الكترونيات " محدش بيغلب الساحر محتاجين سمسار .. |
Takılar, kozmetik, spor ürünleri, elektronik, | Open Subtitles | مجوهرات ، ادوات رياضية ، الكترونيات |
Ve sonra elektronik mağazasına bir stereo sistemi almak için gidiyorsunuz- hoparlörler, CD oynatıcı, kaset oynatıcı, tuner, amfi. Ve bu tek elektronik mağazasında, bu kadar farklı stereo sistemi var. | TED | ثم تذهبوا إلى متجر الالكترونيات لتشتروا نظام توزيع صوتي (مسجل)-- سماعات، مشغل أقراص، مشغل أشرطة، ضابط صوت، مكبر الصوت وهذا في محل الكترونيات هذا فقط، هناك عدد كبير من أنظمة التسجيل. |
Robert Kosheba, 28 yaşında, elektronik mühendisi. | Open Subtitles | روبرت كوشيبا)، 28 عام، مهندس الكترونيات) |
elektronik malzeme sergisinden hemen sonra tüm elektronik malzemeleri sana ve ekibine verebilirim. | Open Subtitles | استطيع ان احضر لك طاقم الكترونيات بالجملة بعد عرض الـ(سي اي) |
Doğduğu andaki elektrik fırtınası ona olağanüstü beatbox yeteneği vermiş. | Open Subtitles | وُلد في محل الكترونيات الذي تسبب له بقدرات خارقه |
elektrik şirketiymiş. | Open Subtitles | هي شركة الكترونيات |