ketendi kaliteli Keten. | Open Subtitles | كانت ملابسه من الكتّان من الكتّان الفاخر |
Ve Gary, çocuklar istediği kadar alabilir çünkü muhteviyatında yulaf unu ve Keten tohumu var, ayrıca elma püresiyle tatlandırılmışlar. | Open Subtitles | غاري ، بإمكان الأولاد تناول قدر مايريدان منها لأنها مصنوعة من دقيق الشوفان وبذور الكتّان ومحلاة بصلصة التفاح |
Keten tohumu dedin beni mest ettin, ...şimdi gerçekten benim dilimden konuştun işte. | Open Subtitles | ويعجبني ماتقولينه عن بذور الكتّان أنتِ تتحدثين بأسلوبي في ذلك الأمر |
Adaçayı ve Keten mi yoksa belemir ve fil dişi temasını mı seçsek? | Open Subtitles | هل نختار نبات الميرمية مع الكتّان أم نبات القنطريون والشكل العاجي؟ |
Bana biraz ot, Keten tohumu ve hodan getir. | Open Subtitles | جد لي بعض الأعشاب.. بذور الكتّان و لسان الثور ونبات الستيكل |
Keten ve ipek kendinize olan nefretinizi gizlemeye yetmez. | Open Subtitles | الكتّان والحرير يعجزان عن ستر إشمئزازكما من الذات المثير للشفقة. |
Bu kadar kalabalığı görünce, bilirsin dekore edilmiş masa ve Keten peçetelerden fazlasını beklerdim. | Open Subtitles | مع وجود هذا الحشد ...توقعت شيئاً أكثر من مجرد قطع مركزية... و مناديل من الكتّان |
Keten giyerken yanlıyorum. | Open Subtitles | جانبي السيارة مُبطَّنان بقماش الكتّان |
Keten tohumu ve muz. | Open Subtitles | بذور الكتّان والموز. |
Keten tohumu ve muz. | Open Subtitles | الكتّان والموز. |
Keten tohumu mu? | Open Subtitles | هل هي "بذر الكتّان"؟ |
- Keten. - Gördün mü? | Open Subtitles | -إنه من الكتّان |
Keten teslimatlarındaki şoför çok samimi. | Open Subtitles | شحنات الكتّان , السائق . |