-Memleketime davet edilmem benim için çok şey ifade ediyor. | Open Subtitles | بريكير أنه يَعْني الكثيرَ لي،بأَن أكون مدعو في بلدة ولادتي |
-Bilmiyorum. Pek çok insana pek çok şey söylüyorum. Eminim laf arasında geçmiştir. | Open Subtitles | أَقُولُ الكثيرَ الأشياء إلى العديد مِنْ الناسِ. |
Senden öğrenmem gereken çok şey var. | Open Subtitles | و يُمكنُني أن أتعلّمَ الكثيرَ مِنك |
Anlamadığımız çok şey var. | Open Subtitles | هناكَ الكثيرَ من الأمور لانفهمها |
Annen benden birçok şey sakladı. | Open Subtitles | والدتكِ اخفت الكثيرَ من الأشياءِ عني |
Annen ve arkadaşları birlikte çok şey yaşadılar. | Open Subtitles | والدتكِ واصدقائها خاضوا الكثيرَ معاً |
Varek adı verilen dev suyosunu, pek çok canlı için pek çok şey ifade eder. | Open Subtitles | الطحالبُ البحريّة العملاقة (عشب البحر)، تعني الكثيرَ للعديد من الكائنات. |
John Blackwell avcılar hakkında hepimizden daha çok şey biliyor. | Open Subtitles | (جون بلاكويل) يعلم الكثيرَ بشأن الصائدين أكثرَ من أي احدٍ منا |
Bir elektrikçi için DNA hakkında çok şey biliyorsun, Trey. | Open Subtitles | إنكَ تعرفُ الكثيرَ عن الحمض النووي بالنسبةِ لكهربائي, يا(تري). |
- Zaten hakkımda çok şey biliyorsun. | Open Subtitles | -تعرفُ الكثيرَ عنّي أصلاً |
çok şey biliyorum, Sidney. | Open Subtitles | أَعْرفُ الكثيرَ عنك،(سيدني) |
çok şey biliyorum, Sidney. | Open Subtitles | أَعْرفُ الكثيرَ عنك،(سيدني) |
birçok şey söylediler bana, vatan haini dediler... ..bize annesinin evinin bodrumunda oturan birkaç çocuk dediler. | Open Subtitles | لقد دعيتُ الكثيرَ من الأشياء, الغير وطني... نحنُ مجموعة من الأطفال.. نجلسُ في الطابقِ السفلي من منازلِ أهلنا. |