Alçak sesle konuşuyor ama Onbaşı Finn'in söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | ولكن يبدو ان جثته لديها الكثير لتقوله عن الجريمة |
İcabına bakmadan önce kısa bir sohbetimiz oldu kadının Ridgemont daireleriyle ilgili söyleyecek çok şeyi varmış. | Open Subtitles | لذلك قبل أن أهتم بها، كان لدينا نقاش قصير وكان لديها الكثير لتقوله بخصوص شقق "ريدجمونت" |
Uzun zaman olmuş söyleyecek çok şeyin olmalı. | Open Subtitles | لقد كانت مده طويله لذا لابد وانت عندك الكثير لتقوله لها |
Ve doğrusunu istersen, ateş etmeye niyetlendiysen eğer söyleyecek çok şeyin var demektir. | Open Subtitles | وبماأنكتنويإطلاقهذهالطلقة.. هذا يعني أنه لديك الكثير لتقوله |
# Söyleyecek fazla şeyi yok ama # Hissettikleri çok fazla | Open Subtitles | ليس عندها الكثير لتقوله لكن هناللك شىء حولها |
¶¶ Söyleyecek fazla şey yok ¶¶ | Open Subtitles | ليس لديها الكثير لتقوله بوم,بوم,بوم |
Ama karının bana söyleyeceği çok şey var. | Open Subtitles | كان لزوجتك الكثير لتقوله لي. |
Gökyüzünün bu gece söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | السماء لديها الكثير لتقوله الليلة. |
söyleyecek çok şeyi var. | Open Subtitles | انها تبدو أنّ لديها الكثير لتقوله |
söyleyecek çok şeyi varmış. | Open Subtitles | لديها الكثير لتقوله. |
Eminim söyleyecek çok şeyi vardır. | Open Subtitles | أراهن... لديها الكثير لتقوله. |
Ona söyleyecek çok şeyin var, ama bana yok. | Open Subtitles | لديك الكثير لتقوله لها ولكن ليس لي |
söyleyecek çok şeyin var, dostum. Konuş. | Open Subtitles | أنت لديك الكثير لتقوله يا صاحبى، تحدث |
söyleyecek çok şeyin var. | Open Subtitles | لديكَ الكثير لتقوله |
söyleyecek çok şeyin olduğuna eminim. | Open Subtitles | إذاً لديك الكثير لتقوله |
- söyleyecek çok şeyin yok zaten. | Open Subtitles | ومع ذلك، عندك الكثير لتقوله |