Bu akşam bu yemek masasında bir sürü yalan söylendi. | Open Subtitles | لقد قبلت الكثير من الأكاذيب على طاولة العشاء هذه الليلة، |
İstediğin buysa. Pekâlâ. Şimdi git ve onlara bir sürü yalan söylediğini anlat. | Open Subtitles | ـ إذا أحببتِ ذلك ـ حسناً ، إذهب الآن و أخبرهم أنك قلت الكثير من الأكاذيب |
bir sürü yalan söylemiştir. Sevimli mi göründü yüzüne? | Open Subtitles | الكثير من الأكاذيب التى يسحر بها الأشخاص؟ |
Çok fazla yalan duydum. Sadece yalan duydum, aslında. | Open Subtitles | لقد قيل لي الكثير من الأكاذيب, الأكاذيب فقط, في الواقع |
Bu seni etrafında yakaladığım ikinci olay yeri. Ve şu durumda önümde duran bir çocuktan yeteri kadar yalan duydum. | Open Subtitles | هذا ثاني مسرح جريمة تكون به، في هذه المرحلة تخبرني الكثير من الأكاذيب لست متأكداً أني أعرف |
Üfürükçüler gibi o kadar çok yalan atıyorsun ki, kafam karışıyor. | Open Subtitles | لقد أشعت الكثير من الأكاذيب كالمشعوذة، لكي تحيرينني |
Sana benim hakkımda bir sürü yalan söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرتكِ الكثير من الأكاذيب عني |
Bence Sophia bir sürü yalan söyledi. | Open Subtitles | أعتقد أنّ (صوفيا) قالت الكثير من الأكاذيب. |
Bana daha fazla yalan söyleme. | Open Subtitles | لا تخبريني الكثير من الأكاذيب |
Bu konuda o kadar yalan söylemişsindir ki eminim olanları bile hatırlamıyorsundur. | Open Subtitles | أنا واثق أنك ذكرت الكثير من الأكاذيب بشأن ذلك الأمر أنت لا تتذكر حتى ماذا حدث |
Neyse işte, o kadar çok yalan söyledim ki nereden başlasam bilmiyorum. | Open Subtitles | على كل حال ، أخبرتها الكثير من الأكاذيب لا اعلم من أين أبدأ |
Bu kadar çok yalan söylemekten yorulmuşsundur diye düşündüm. | Open Subtitles | لم أفكر أبداً أنك ستسأمين من الكثير من الأكاذيب |