Eğer nasıl erişileceğini biliyorsanız, burada bir sürü yiyecek var. | Open Subtitles | هناك الكثير مِن الطعام هنا، إذا تعرف كيف تتوصّل إليه. |
Eminim bir sürü sadık müşterin vardır. | Open Subtitles | أرى أنك حَصلتَ على الكثير مِن الزبائن المواليين |
Bu yüzden çok fazla sorun yaşadık. | Open Subtitles | لهذا السبب تورطّنا في الكثير مِن المتاعب. |
Sanırım bu yüzden, son zamanlarda işime odaklanırken çok fazla zaman harcıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن لهذا السبب أصبحتُ أقضي الكثير مِن الوقت مُركّزاً على عملي مؤخراً. |
Süt ürünleri genel olarak birçok başka madde ile ilişkilidirler. | Open Subtitles | منتجات الألبان، عموماً، لديها الكثير مِن توابع أخرى مرتبطة معها، |
Kocama pek çok tedavi ve terapi uyguladılar ve bunlar için minnettarım. | Open Subtitles | قدّموا له الكثير مِن العلاج النفسيّ و الطبابة و أنا شاكرةٌ لهم على ذلك |
Benim yoluma o kadar çok ölü gönderdin ki. | Open Subtitles | فقد أرسلتَ الكثير مِن الموتى الرائعين نحوي |
Ve bir sürü büyük isim var. | Open Subtitles | ولديهم الكثير مِن الأسماء المشهورة المتراصة |
Orada bir sürü böcek öldürdünüz, John. | Open Subtitles | لقد قَتلتَ الكثير مِن الحشرات هناك، يا جون |
Burada da bir sürü güzel şey var. | Open Subtitles | مع ذلك هنالك الكثير مِن الاشياء الجميلة هنا. |
Bilemiyorum. Yapabileceğin bir sürü şey var. | Open Subtitles | لا أعلم, هنالك الكثير مِن الأشياء التي يجب فعلها. |
Bu gece üzücü olan tek şey, ileride yazılacak olan bir sürü harika şarkıyı çalma şerefine ulaşamayacağız. | Open Subtitles | الحزن الوحيد الليلة هو أن, في السنوات المُقبِلة ستكون هنالك الكثير مِن الأغاني الرائعة التي لن تُميّزنا لنقوم بتشغيلها. |
Bize orada yardım edecek bir sürü insan var. | Open Subtitles | إن المستفى أفضل. لأن الكثير مِن الأشخاص يمكنهم مساعدتنا. |
Bugün çok fazla kahve içtiğimin işaretiydi bu sanırım. | Open Subtitles | هذه علامة بأنّي شَرِبتُ الكثير مِن القهوة اليوم. |
çok fazla ilaç alınca böyle oluyor. | Open Subtitles | أتعاطى الكثير مِن الأدوية التي أركّبها. و هذا وارد الحدوث. |
Uzun süre bekleyecek ve bu yüzden çok fazla umuda ihtiyacı var. | Open Subtitles | هي سَتَنتظر زمن طويل، لذا هي ستحتاج الكثير مِن الأمل |
Bazen çok fazla şurup içiyor ve kanepede uyuyakalıyor. | Open Subtitles | حسناً, أحياناً تتجرع الكثير مِن الدواء ثم تنام على الأريكة. |
çok fazla anne adayıyla karşılaştım. Endişelenme. Çabuk öğrenirsin. | Open Subtitles | رأيت الكثير مِن الأمّهات الجديدات لا تقلقي، ستتعلّمين بسرعة |
birçok önemli sanatçı ihtiyarlıklarına kadar yaşamayı başaramıyor. | Open Subtitles | الكثير مِن الفنّانين المهمّين لا يفهمون ذلك حتى فترة متأخرة من حياتهم |
Vücudumda pek çok iğne var. | Open Subtitles | هناك الكثير مِن الإبر في جسدي |
O kadar çok rutubetli lağım varken... onu geride bırakamazdım. | Open Subtitles | وبوجود الكثير مِن المجارير الرطبة لمْ أحتمل تركها |
Son zamanlarda ailemle ve bahar tatiliyle ilgili çok şey oluyor. | Open Subtitles | أذاً هناك الكثير مِن الأمور حدثت مؤخراً مَع عائلتِي وإجازتي الربيعيةِ. |
Fakat harekete geçmeleri gerekiyor ve hazırlanacak çok şey var. | Open Subtitles | ولكن عليهم أن يبقوا مُتيقظين، وهناك الكثير مِن أجل تحضيره. |