gazyağı ve kömür değer zincirleri, bunu çoktan çözmüşler: bu yakıtlar bütün ülke genelinde kolayca bulunur. | TED | أظهرت سلاسل القيمة في الكيروسين والفحم النباتي ما يلي: مصادر الوقود هذه واسعة الانتشار في أرجاء البلاد. |
Git gazyağı bul ve kasabanın her yerine dök! - Aklından ne geçiyor? | Open Subtitles | احضر الكيروسين من المتجر واسكبه على جميع مبانى المدينة |
gazyağı kullanamam çünkü cildi etkiler. | Open Subtitles | لا يمكنني إستخدام الكيروسين لأنه سيؤثر على الجلد |
gaz yağı kalıntıları var, bu el yapımı olduğuna işaret ediyor. | Open Subtitles | وجدتُ آثار الكيروسين عليها مما يعني على بأنها الأرجح مصنوعة باليد |
Önceden yemek pişirme ve aydınlatma için gaz yağı kullanıyordu, samandan bir adada gaz yağı. | TED | قبل ذلك، تم استخدام الكيروسين للطهي والإضاءة، الكيروسين على جزيرة قش. |
Gazı oraya dök. | Open Subtitles | إسكب الكيروسين هنا ... إغلقالحنفية |
Kazara döktüğün gazyağına, ayağım kayıp düştüm. Hepsi bu. | Open Subtitles | لقد إنزلقتَ ثم سكبتَ الكيروسين على جسدي دون قصدٍ منك. |
Kontrolünü kaybeder ve Kerosen yüklü tankere vurur. | Open Subtitles | ففقد المجرفة لقد طارت من قبضته لتصيب مصباحا من الكيروسين |
Çok yüksek bahis oynanıyordu ve gazyağı lambalarının ışığı altında insanlar odaya girip çıkıyordu. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الرهان والناس يدخلون ويخرجون من الحانة تحت مصابيح الكيروسين |
Isıtıcı devrelerde yüklenme yaptı, kıvılcım çıkınca da gazyağı tutuştu. | Open Subtitles | وأعتقد أن المدفأة زادت الضغط على الدارة مسببة شرارة أشعلت الكيروسين |
Fener için biraz gazyağı almaya geldim. | Open Subtitles | هل أتيت لجلب المزيد من الكيروسين من أجل الفانوس؟ |
Rina'nın evinin etrafına Tade'nin gazyağı koymasıyla ilgili o mesajı kim yazmıştır sence? | Open Subtitles | من تعتقد ترك هذه الرسالة؟ عن إن وضع تادي الكيروسين في كل أنحاء بيت رينا؟ |
Annem, ruhu şad olsun her zaman, tiftik bir kazaktan sakızı çıkarmanın en iyi yolunun gazyağı olduğunu söyler. | Open Subtitles | قالت أن أسهل طريقة لأزالة العلكه من الملابس هي بإستخدام غاز الكيروسين |
Biz gazyağı ve neftyağı ile benzini seyreltiriz. | Open Subtitles | نحن تزييفها و البنزين مع الكيروسين والنفتا. |
20 kavanozu gazyağı ile doldurmanı istiyorum. | Open Subtitles | أنا بحاجة لكم لملء نحو 20 منهم مع الكيروسين. |
Birileri çok fazla gazyağı solumuş. | Open Subtitles | يبدو أن أحدهم استنشق الكثير من الكيروسين |
- Oksijenli su ve gazyağı karışımı. | Open Subtitles | "مزيج من "بروكسيد الهيدروجين" و "الكيروسين |
O zaman biraz hardal yağı, biraz gaz yağı ve biraz da baharat getir. | Open Subtitles | إذاً أحضر بعض زيت الخردل, وبعض جاز الكيروسين وشيء من البهارات |
Sözde, Bobruisk'e, gaz yağı dükkanına geri dönecektin. | Open Subtitles | ، كنت انت لتعود الى بوبروسك . الى محل الكيروسين الخاص بك |
gaz yağı onlar. Ürünlerin donmasını engeller. | Open Subtitles | إنه كيروسين الكيروسين يمنع الفاكهة من التجمد |
Gazı getir. | Open Subtitles | اذهبى واحضرى الكيروسين |
Mezunlar balosundan önce futbol sahasında gazyağına bulanmış kocaman harflerle "Mandy Chisholm bir kaltaktır" yazısı yaktı. | Open Subtitles | لقد أحرقت إسم "مـاندي تشيزوم العاهرة" بحروف كبيرة على الملعب بإستعمـال الكيروسين مبـاشرة قبل مباراة العودة. |
Kerosen olmalı. Dizel motoru gibi kokuyor. | Open Subtitles | يجب أن يكون قد على الكيروسين. |