İşte bu komada olduğuma mutlu olduğum nadir anlardan biri. | Open Subtitles | هذه واحدة من اللحظات التي أكون فيها سعيدًا لكوني بغيبوبة |
Bu, bir komedi dizisinde oynadığımı anladığım anlardan biriydi. | Open Subtitles | كانت تلك إحدى اللحظات التي أدركتُ فيها أنّي كنتُ في مسلسل فكاهيّ |
Onlar sadece hikayelerini yaratan anları bilirler, hatta kitap kapandığında bile... | TED | هم فقط يعرفون اللحظات التي تشكل قصتهم حتى عندما يكون الكتاب مغلق وكذلك شخصيات الكتاب |
Birlikte geçirdiğimiz anları hatırlamak bana mutluluk veriyordu. | Open Subtitles | 'لقد إستمتعت بإحياء اللحظات التي تقاسمناها سويًا |
Böylece Ben, hayatta olmanın vermiş olduğu açıklanamaz mutlulukla şu filmlerde geçen anlardan birini yeniden canlandırmayı denedi. | Open Subtitles | و هكذا, سعيد بشكل غير مُفسر لأنه على قيد الحياة بن حاول إعادة صناعة و احدة من تلك اللحظات التي في الأفلام |
Bizimkilere söylemek için sabırsızlanıyorum. Hayallerimi süsleyen anlardan biri bu. | Open Subtitles | لا أتوق انتظار أن أخبر الشلّة، هذه أحد اللحظات التي تحلم بها |
Bu, benim sana bunun iyi bir fikir olmadığını söyleyeceğim senin de kaile almayacağın o anlardan birisi, değil mi? | Open Subtitles | هذه إحدى تلك اللحظات التي أخبرك فيها أن شيئاً ما ليس فكرة جيدة وأنت تتجاهلني,أليس كذالك؟ |
Çocuklar, işte o an, hayatta bazı şeylerin bir araya geldiği nadir anlardan biriydi. | Open Subtitles | يا أولاد ، كانت أحد اللحظات التي يجتمع بها كل شيء سوياً |
Yalnızda aradaki anları bilirsiniz, hayatınızı yaratan anları... | TED | بمقدورك أن تعرف فقط اللحظات في منتصفه اللحظات التي كونت حياتك. |
Birlikte geçirdiğimiz anları çok seviyorum ama bunu bana bizzat söylemenin sebebi... | Open Subtitles | اسمع، بقدر ما أقدّر اللحظات التي نتشاركها معاً لماذا أنت تخبرني بهذا شخصياَ؟ |