Hayır asıl trajedi, katilin 15 yıldır ortalarda dolaşabilmesi. | Open Subtitles | لا، المأساة الحقيقية هي أنه قد مضى على ذلك 15 عاماً و القاتل ما زال طليقاً |
Ama asıl trajedi kaderden kaçmak için harcadığın zaman. | Open Subtitles | لكن المأساة الحقيقية هي الوقت الذي أضعته هاربا منه |
Ve buradaki asıl trajedi,.. | Open Subtitles | المأساة الحقيقية هنا هو انني وجدت |
gerçek trajedi şu ki, tüm Kaliforniya'da teknolojik olarak gelişmiş bir şirketin parçasıyız. | Open Subtitles | إنّ المأساة الحقيقية هـي أنّنـا جـزء مـن الشركـات المتقـدمة تكنولوجيـاً بكـل أنحـاء كاليفورنيا |
Ama sizce tablonun kaybı, asıl gerçek trajedi. | Open Subtitles | لكنكِ تظنين بأنّ فقدان اللوحة هي المأساة الحقيقية |
- Evet, gerçekten de esas trajedi bu. | Open Subtitles | نعم, بالتأكيد, هذه هي المأساة الحقيقية هنا |
asıl trajedi bu bence. | Open Subtitles | هذه هي المأساة الحقيقية |
asıl trajedi ise, Ganon'ı yenmeye sadece birkaç saniye kalmıştı. | Open Subtitles | المأساة الحقيقية... أنه كان على بعد ثواني من هزيمة (جانون). |
"Çocukların karanlıktan korkması kötü bir şey değildir, hayattaki asıl trajedi adam olduğunda ışıktan korkmaktır." | Open Subtitles | "لا بأس أن تخاف من الظلام، ولكن المأساة الحقيقية في الحياة... ... عندما يخاف الرجال من النور " |
Edward onu geri kabul edecektir, asıl gerçek trajedi de bu. | Open Subtitles | ادوارد يرحب بعودته و هذه المأساة الحقيقية |
Eğer hemen dağıtabilirsek gerçek trajedi olabilecek bir zafere çok yakınız çünkü şu an üstünlük bizde. | Open Subtitles | إننا قريبون جداً من النصر وإن المأساة الحقيقية... ستحل إذا تركناه يفلت من يدينا لأننا الآن لدينا اليد العليا |
Buradaki gerçek trajedi Louis'le içecek olmam. | Open Subtitles | المأساة الحقيقية هي أنني سأحظى بشرابٍ مع(لويس). |
Buradaki esas trajedi başkanın Dreyfus yasasını iptal etmemeyi seçmiş olması. | Open Subtitles | المأساة الحقيقية هنا، هي أن رئيسنا إختار أن يرفض قانون (دريفوس) |