Yaptıkların o kadar acı veriyor ki her zaman siyah beyaz görmeye başladın. | Open Subtitles | ما فعلته من المؤلم تذكره أنت ترى ابيض واسود طوال الوقت كاليه دفاعيه |
Sonuç olarak, acı biber içeren bir yemek yedikten sonra hissettiğimiz acının anüsün de tat alma işlevi olduğunun kanıtı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لذا، فى الأخير، اعتقد ان الشعور بالاهتياج المؤلم بعد تناول وجبة من الفلفل الحار دليل على ان الشرج يمتلك حاسة التذوق حقا |
Yavaş ve acı verici eklemeyle, sonra siz ikiniz her ne formülünüz varsa oldukça yanlış olduğundan kesinlikle emin olacaksınız. | Open Subtitles | بالجمع البطيء و المؤلم و ثم يمكنك أن تكون متأكدا بأن أي معادله قد تحلمون بها أنتما سوف تكون خاطئه |
Painful Daze, coşuyorsun. Pekâlâ Jarett, umarım sözleri biliyorsundur, çünkü, şu an asıl şarkıcı sen oldun. | Open Subtitles | . فريق "الدوار المؤلم" لقد حان دوركم |
Bırakmak için o çok acı veren kararı almak zorundaydım. | TED | فاضطررت لاتخاذ القرار المؤلم بأن أنسحب. |
Geçmiş hakkında düşünmek çok acı verici, daha ne kadar yolumuz olduğunu düşünmek çok acı verici. | TED | فمن المؤلم جداً التفكير في الماضي، ومن المؤلم جداً التفكير في المسافة التي يتعين علينا قطعها. |
Şey, hayatımda yaptığım bazı şeyler var. Bunları konuşmak çok acı veriyor. | Open Subtitles | ، لقد فعلت آشياءً في حياتي من المؤلم التحدث عنها |
Ve size de, böyle acı veren bir konuyu hatırlattığınız için, teşekkürler. | Open Subtitles | و شكرا لكم على إثارتكم لهذا الموضوع المؤلم |
Temyiz Mahkemesinin kararının... ve bölge savcılığının talihsiz araştırma yöntemlerinin... bana yüklediği acı verici görevle, namlı bir katil... ve hüküm giymiş bir uyuşturucu kaçakçısını topluma salıveriyorum. | Open Subtitles | قرار محكمة الاستئناف ووكيل المقاطعة عدم دقة المعلومات و ياتي على عاتقي القرار المؤلم بالافراج عن |
Ve evet, bazı acı verici oluyor ama değer. | Open Subtitles | نعم، فمن المؤلم في بعض الأحيان، ولكن الأمر يستحق ذلك، هل تعلم؟ |
Bir süre sonra, çocukları görmek, ona hayatındaki acı boşluğu hatırlatmaya başladı. | Open Subtitles | و بعد فترة من الزمن، مجرد رؤية الأطفال يُذكرها بالفراغ المؤلم في حياتها |
Ve bir kez bu acı dolu dersi öğrendikten sonra, gönüllü olarak güçlerinden vazgeçecek. | Open Subtitles | وعندما تتعلم ذلك الدرس المؤلم ستعطينا قواها بكل طواعية |
Ve bunu hiçbir şey değiştiremez az sonra acı içinde öleceğimiz gerçeği bile. | Open Subtitles | لا يمكن لشىء تغيير هذا ولا حتى هذا الموت المؤلم الذى نواجهه |
Uzun, yavaş ve acılı bir sondan acı çekmek istemiyor. | Open Subtitles | إنها لا تريد أن تعاني لمدة أطول من مرضها والهبوط المؤلم الذي تشعر به |
Aynaya bakmak acı veriyor, değil mi? | Open Subtitles | من المؤلم أن تنظر إلى المرآء , أليس كذلك ؟ |
Bugünkü toplantımızda, bize en çok acı veren ayrılıklarımızı konuşacağız. | Open Subtitles | بالنسبة لحصاد اليوم ، نحن نتحدث عن رحيلنا المؤلم . |
Bunun ne kadar acı verici bir karar olduğunu biliyor musun? ! | Open Subtitles | هل تعلم كم من المؤلم أن تظطر لإتخاذ قرار كهذا ؟ |
Painful Daze ile duvarları delmeye hazır olun. | Open Subtitles | .(كونوا على استعداد لتحطيم تلك الجدران مع (الدوار المؤلم |
acılı ölümden korkmayan biri için eşsiz tatta bir yiyecek. | Open Subtitles | انها تحلية نادرة للرجل الذى لا يخشى الموت المؤلم |
Ray'in gerçeği kavrama yetersizliği vardı. Bir çeşit travma sonrası stresten mustaripti. | Open Subtitles | لا يستطيع ان يدرك حقيقة ما عاناه من نوع من الاجهاد المؤلم |
Bir kurşun yarasının Acısız yapılabileceğini hiç duymamıştım. | Open Subtitles | أنا لم اسمع ذلك من قبل .. ليس من المؤلم جعل علامة للندبة |
Dürüst olmak gerekirse, seninle o kadar eğlenmesi canımı acıtıyordu. | Open Subtitles | لأكون امينه معك, من المؤلم انها تحظي بوقت جيد معك لهذه الدرجه |
Bu sancılı kavga olmadan, kozanın kabuğundan kurtulmak ve yeni oluşmuş bir kelebek olarak kanatlarını güçlendirmek mümkün değil. | TED | بدون هذا الصراع المؤلم للخروج من الشرنقة لا يمكن للفراشة التي خرجت حديثا أن تقوي أجنحتها، |