Bazı insanlar alternatifler hakkında düşünüyor ve düşüncelerinden birisi ise doğrudan demokrasi fikri. | TED | بعض الناس كانت تفكر ببدائل بالفعل، وأحد أفضل المقترحات هو مبدأ الديمقراطيّة المباشرة. |
doğrudan ve doğrudan olmayan sorumluluk 1969'dan 1984'e kadar İtalya'da olan tüm katliamlar için ...belirlenen net rakam 236 ölü, 817 yaralı. | Open Subtitles | المسؤولية المباشرة وغير المباشرة عن كل المجاز في إيطاليا من سنة 1969 الي 1984 والتي خلفت بالتحديد 236 قتيل و 817 جريح |
Üreticiler buna, ürünlerinin nasıl kullanıldığıyla ilgili doğrudan bir sorumlulukları olmadığı cevabını verdiler. | TED | ردّاً على ذلك، احتجّ المصنّعون بأنهم لا يتحملون المسؤولية المباشرة بخصوص كيف يتمّ استخدام منتجاتهم. |
Bunun sebebi ise önemli olan tek şeyin direkt dış görünüş olmaması. | TED | وسبب ذلك هو أن المظاهر المباشرة ليست هي المهمة لوحدها. |
Yazarın balina avına ilk elden aşinalığı, Ishmael'in canlı açıklamalarında defalarca belirtilmiştir. | TED | ألفة الكاتب المباشرة مع الحيتان واضحة مراراً وتكراراً في وصف اسماعيل الحيّ. |
Hatta bu etki öylesine güçlü bir etki ki bir başkası üniversite diploması aldığında bunun o metropoliten bölgede yaşayan başkalarının kazançları üzerinde ki yayılma etkisi direk etkisinden çok daha büyüktür. | TED | وفي الواقع، فإن ذلك التأثير قوي للغاية الى درجة أن الشخص إن حصل على شهادة جامعية، فإن تداعياتها على أجور بقية العاملية في تلك المنطقة هي في الواقع أكبر من التأثيرات المباشرة. |
Bu aslında eğitim almayı seçen kişinin sağlayacağı doğrudan etkiden daha büyüktür. | TED | وذلك في الواقع أعظم من الفوائد المباشرة للشخص الذي اختار الحصول على التعليم. |
Dört dereceyi düşünerek geriye bakarsak, bunun sadece doğrudan değil aynı zamanda dolaylı olarak da etkilerini göreceğiz. | TED | اذن، إذا رجعنا للوراء وفكرنا في الدرجات الأربع، ليس فقط التأثير المباشر، ولكن أيضا بعض التأثيرات غير المباشرة. |
doğrudan çatışmaya alternatif bulmak, şiddet içermeyen direnişin özüdür. | TED | وإيجاد بدائل للمواجهة المباشرة هي صلب المقاومة السلمية. |
Ve bu Batılı beslenme biçiminin bir doğrudan sonucu. | TED | وهذه هي النتيجة المباشرة من اعتماد النظام الغذائي الغربي |
doğrudan demokrasiyi uygulanabilir bir alternatif olarak düşünecek olursak bant aralığı geniş, büyük bilişsel bir problem var. | TED | هذا يعني أن هناك مشكلةً كبيرة في اتساع حيز المعرفة، لو كنا نفكر جديّاً بالديمقراطيّة المباشرة كبديلٍ فعليّ. |
Bu düşünce ise doğrudan demokrasiyi yazılım araçlarıyla birleştirmek. | TED | وهذه الفكرة هي الدمج بين الديمقراطيّة المباشرة والوكيل الالكتروني |
Yani direkt ışıkta sadece bir yansıma yapıyor, eksen dışında ise iki yansıma ve aşırı eksen dışı olursa, üç yansıma yapar. | TED | إذا، للأشعة المباشرة تنعكس مرة واحدة وللمائلة قد تنعكس مرتين وللميول الشديد، قد تحتاج إلى ثلاث |
direkt hakareti takiben huysuzca bir sızlanma? | Open Subtitles | الإهانه المباشرة هذه ستتبعها إنتحاب مباشر ؟ ؟ |
Pekala, direkt satislarda, anahtar, pazari belirlemek, ve reklama odaklanmaktir. | Open Subtitles | في المبيعات المباشرة, يكمن السر في التركيز على التسويق |
Tavanda greyfurt-şeklinde bir küre vardı. Batı Virginia'daki Terörle Mücadele Biriminin ziyaretleri canlı olarak izlemesi için. | TED | يوجد في السقف آلة مراقبة صغيرة الحجم للمراقبة المباشرة للزيارة من طرف وحدة مكافحة الإرهاب في فرجينيا الغربية. |
Hiç geçmeden, onu canlı etkinliklerde ve konserlerde göreceksiniz, bunun gibi. | TED | علي الفور، سوف تراها في الحفلات والفعاليات المباشرة مثل هذه. |
Mucitleri, sabit telefonların ilk başlarda insaların West End tiyatrolarındaki canlı performansları dinlemeleri için kullanılacağını düşünmüşlerdi. | TED | و أول خط سريع للتلفون الأرضي أعتقد المبتكرون أنه سوف يستخدم للناس ليستمعوا عبره للعروض المباشرة من مسارح الغرب القصية |
Çok ama çok fazla uçuyorum. Ve eğer FFA'da isem, direk gözlemleme yapacağım şey ne olabilir? | TED | أسافر كثيراً كثيراً , ولو كنت في إدارة الطيران الفديرالي , ما هو الشيئ الذى يستحق الكثير من المراقبة المباشرة ؟ |
Ayrıca, Lorne Michaels'ın bana bir iyilik borcu var, o yüzden seni "Saturday Night Live" a çıkaralım. | Open Subtitles | لذا سنجعلك تشاركين في برنامج ليلة السبت المباشرة |
İnternet ve çevrimiçi oyun oynatma işine giriyoruz. | Open Subtitles | نحن نَتوسّعُ إلى الألعاب المباشرة على الإنترنت. |
Bu zamana kadar, bu alandaki çalışmalar yakın aile ilişkilerine odaklanmış ama biz buna daha geniş bir pencereden bakmak istedik. | TED | حتى اليوم، ركزت الدراسات في هذا المجال على العلاقات العائلية المباشرة لكننا نريد رؤيته من مجال أوسع |