Böylece markete gidip pahalı bir kaz yağı konservesi almaktan kurtulursunuz. | Open Subtitles | هكذا توفر رحلة إلى المتجر من أجل شراء دهن الأوز المذاب بسعر غالي |
Sigarayla içki için markete götürme vakti senin için, dümbelek seni. | Open Subtitles | حان، الوقت لتوصلنا الى المتجر من اجل السجائر والخمر, |
Katil markete daha önce de gelmiş. | Open Subtitles | القاتل كان في المتجر من قبل هذا مؤكد |
Belki mağazayı bu kargaşadan kurtarmaya yardımcı olabilir. | Open Subtitles | أعتقد أنها قد تكون قادرة على مساعدتي بإخراج المتجر من هذه الفوضى. |
Bay Selfridge'in kredisiyle bütün mağazayı boşalttı. İnsanlar konuşuyorlar. | Open Subtitles | تشتري من المتجر من أمواله، الناس تتحدث. |
Ve şimdi de sana diş macunu almak için markete gidiyorum. | Open Subtitles | و الآن سأذهب إلى المتجر من اجل معجون الأسنان "حسناً ، لو كانت إجابتكِ "لا .. |
- O senin için markete gider, tamam mı? - Tamam. | Open Subtitles | سوف يذهب الى المتجر من اجلك , مفهوم ؟ |