Ancak bağlı araba network'ünün potansiyeli neredeyse sınırsız. | TED | لكن ما يمكن عمله عبر شبكة السيارات المترابطة لا حدود له |
Birbiriyle bağlı fikirlerin ağ yapısından geliyorlar. | TED | أنها تأتي من هيكل الشبكة من الأفكار المترابطة. |
Yani bu iğneyi alıp kendine doğru, birbirine bağlı aktivitelerden oluşan bir döngü şeklinde eğiyoruz. | TED | لذا أخذنا هذه الإبرة، وقمنا بثنيها إلى الخلف، في شكل حلقة من الأنشطة المترابطة. |
Çözüm daha fazla araba, daha fazla yol ya da yeni bir demir yolu sistemi değil ; O ancak birbiriyle bağlantılı çözümlerin küresel ağında bulunabilir. | TED | الحل لن يكون المزيد من السيارات,المزيد من الطرق او نظام سكك جديد الحل سيكون في اعتقادي في شبكة عالمية من الحلول المترابطة |
Bu sistemler, birbiriyle bağlantılı veya etkileşim hâlindeki pek çok parçadan oluşan sistemlerdir: Kuş veya balık sürüleri, karınca kolonileri, ekosistemler, beyin, finans piyasaları. | TED | إذن هذه أنظمة تكونت من العديد من الأجزاء المترابطة أو المتفاعلة: أسراب الطيور أو السمك، ومستعمرات النمل، النظم البيئية، الأدمغة، الأسواق المالية. |
Sonra da bu şekilde yapılan reklamlardan ve bağlantılı satışlardan yararlanıyorlar. | TED | ثم يستفيدون عبر العرض، الإعلان والمبيعات المترابطة. |
Birbirine bağlı beyin hücrelerinden oluşan diğer bir sistem olan "dikkat ağı" neye dikkat edileceğine karar verir. | TED | نظام آخر من خلايا الدماغ المترابطة والتي تسمى شبكة بروز تقرر مالذي ستلفت الإنتباه إليه |
Birbirine bağlı telefonların global ağını bir mağaradan yönetemezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تُدير شبكة عالمية من الخلايا المترابطة وأنتَ في كهف |
Bu birbirine sıkı sıkıya bağlı çeteye girmenin ne kadar zor olabileceği hakkında kısa ama şiddetli bir ders aldı. | Open Subtitles | أخذ درسًا قصيرًا قويًا عن مدى صعوبة اقتحام هذه العصبة المترابطة |
Birbirine bağlı yıldızlar yığını. | TED | إنها مجموعة من النجوم المترابطة |
Birbirine bağlı bu kaynakları onların farklı teknolojileriyle düzenlemek için bir hesaplama kılavuzu geliştirerek dünya çapındaki bilgi işlem kaynaklarının kesintisiz paylaşımını devreye soktuk. | TED | من أجل تنظيم هذه الموارد المترابطة مع تقنيّاتها المنتوّعة، طوّرنا شبكةً حوسبيّة، مكّنت المشاركة السلسلة لموارد الحوسبة في جميع أنحاء العالم |
Kalp pilleri ve insülin pompaları gibi giderek daha fazla bağlı cihaz, hemen yardım gerektiğinde proaktif olarak sinyal gönderecek. | TED | والمزيد من الأجهزة المترابطة نرى مثل أجهزة ضبط نبضات القلب ومضخات الأنسولين التي تشير مسبقاً إذا كانت هناك حاجة فورية للمساعدة. |
MIT mühendisleri Wi-Fi'yı ayarladılar, böylece bağlı yüzüklerimizden ve akıllı yataklarımızdan görünmeden bağlanabilir ve hayati sinyalleri toplayabiliriz, | TED | حالياً، قام مهندسون في معهد ماساتشوستس بتطوير شبكة اتصال لذا فبإمكاننا ربط وجمع إشاراتنا الحيوية بشكل سلس، بواسطة خواتمنا المترابطة ومراتبنا الذكية، |
Az önce bahsettiğimiz birbirine bağlı ağa bir bakalım. Ağın, Amerika ve Meksika arasındaki bölümünü mercek altına alalım. | TED | دعوانا نلقي نظرة علي شبكة الإنترنت المترابطة التي رأيناها قبل لحظات قليلة، ولنركز لعلي واحدة فقط بين الولايات المتحدة والمكسيك. |
Milk, birbirine sıkıca bağlı toplulukların şehrin dokusu için fazlasıyla gerekli olduğuna ve hükûmetin toplumdaki bu en nesnel sorunları çözmesi gerektiğine inanıyordu. | TED | كان ميلك يعتقد بشدة أن الأحياء السكنية المترابطة والمتماسكة ضرورية لبناء المدينة، ويجب على الحكومة حل المشاكل الفعلية لهذه الأحياء. |
Birkaç yıl önce "bağlı Veri" başlıklı bir makale yazdım ve ondan sonra bir şeyler olmaya başladı. | TED | كتبت موضوع بعنوان "البيانات المترابطة" قبل عدة سنوات وبعد ذلك بقليل، بدأت الأشياء في التحقق. |
bağlı veri fikri, Hans gibi bizim de bu kutulara ve onlardan filizlenen çok ama birçok şeylere sahip olduğumuzdur. | TED | فكرة البيانات المترابطة هي أنه يمكننا الحصول على الكثير والكثير من تلك الصناديق التي حصل عليها هانس، ونحصل على الكثير والكثير من الأشياء التي تنمو. |
üretmeyi ve anlamayı da kapsadığı için, müzisyenlerin genelde daha yüksek seviyelerde yürütme işlevi vardır. Yani planlamayı, strateji üretmeyi ve detaylara dikkati içerirken aynı anda kavramsal ve duygusal alanları analiz etmeyi gerektiren birbiriyle bağlantılı görevler kategorisi. Bu becerinin aynı zamanda hafızamızın çalışma sistemine de etkisi vardır. | TED | فالتأليف الموسيقي يتطلب صياغة وفهم المحتوى العاطفي والرسالة غالبًا ما يتميز الموسيقيين بمعدلات أعلى في الوظيفة التنفيذية وهي سلسلة من المهام المترابطة تتضمن التخطيط والاستراتيجية والانتباه للتفاصيل وتتطلب تحليلًا متزامنًا للجانب المعرفي والعاطفي |
Sonrasında trafik ölçüm verileri de yine UK hükümetince paylaşıldı, ve bağlantılı veri standartlarında paylaştıkları için de kullanıcılar bunların sadece üstlerine tıklayarak harita yapabildiler. | TED | هناك مزيد من البيانات، إستطلاعات حركة المرور، مجدداً، تم وضعها من قبل حكومة المملكة المتحدة، ولأنهم وضعوها بمعايير البيانات المترابطة عندئذ بمستطاع المستخدم صنع خارطة، بمجرد النقر عليها. |