İklim krizinde çocuk sahibi olma konusundaki artan endişe insanların ne kadar baskı altında hissettiğinin önemli bir göstergesi. | TED | المخاوف المتزايدة من إنجاب أطفال في ظل الأزمة المناخية هو مؤشر صارخ إلى شعور هؤلاء المعرضون إلى ضغط شديد |
Ama artan değerli doğal kaynaklarımıza oldukça akıllıca ve sürdürülebilir bir ek olacağına inanıyorum. | TED | لكنني أعتقد أنه سيكون إضافة ذكية ومستدامة جيدة لمواردنا الطبيعية المتزايدة النفاسة. |
Bu hayvanlar, balık yemine dönüştürülerek giderek artan kültür balıkçılığını desteklemede veya kril yağı gibi nörosetikler için kullanılıyor. | TED | تُطحن هذه الحيوانات لتصبح مسحوق أسماك لتسد الحاجة المتزايدة للتربية المائية ولصناعة المغذيات مثل زيت الكريل. |
Hindistan, dünyanın en genç ve büyüyen nüfusuna sahip. | TED | الهند لديها الساكنة المتزايدة الأصغر سناً في العالم. |
20 Şubat'da yükselen gerilim ile kanlı perşembe olarak bilinen şiddetin en kötü günü yaşandı. | TED | توجت التوترات المتزايدة في أسوء يوم للعنف في العشرين من فبراير، والذي أصبح معروفاً باسم الخميس الدامي. |
Ayrıca bu artan bolluğun bir kısmı, ülkelerin sularına dökülecek ve buraların hayat dolmasına yardımcı olacaktır. | TED | وجزء من تلك الوفرة المتزايدة سيصب في مياه البلاد، وسيساعد على إحيائها مجدداً. |
Giderek artan araçlar sayesinde de sigarayı bırakmak kolaylaşmaktadır. | TED | والإقلاع يصبح أسهل، بفضل الوسائل المتاحة المتزايدة. |
İlk olarak, 1989 yılında, Doğu Almanya'yı yönetenler, insanların gittikçe artan protestolarına karşı ne yapacaklarını bilemiyorlardı. | TED | أولا، في 1989، القيادة في ألمانيا الشرقية لم تكن متأكدة عمّا تفعل ضد الاحتجاجات المتزايدة للناس. |
Ancak artan servet ve kârlarla birlikte kurumsal sosyal sorumluluğun daha da artması gerektiğinin fark edilmesi için ricacıyım. | TED | ولكني اريد الإقرار أن الثروة والأرباح المتزايدة للشركات تستوجب مسؤولية اجتماعية كبيرة. |
Şu anki sistemlerimiz, artan global nüfusumuzu besleyemeyecek. | TED | أنظمتنا الحالية لن تقدر على تغذية أعداد السكان المتزايدة. |
artan merkezileşme ve yasa tasarıları ifade özgürlüğümüzü tehdit ediyor ve dolaylı olarak demokrasimizi de. | TED | فالمراقبة المتزايدة ومشروعات القوانين كلها تهددُّ حريّة التّعبير عن آرائنا، وبالتّالي ديمقراطيتنا. |
Orada bir yerde, bizimkinden daha eski bir medeniyetin bulunması giderek artan belirsizliğe sahip teknolojik ergenliğimizi atlatmamız için yol bulmamıza ilham verir mi? | TED | هل سيدفعنا إكتشاف حضارة قديمة في مكان ما إلى إيجاد طرق للبقاء في خضم غموض مستقبل تقنياتنا المتزايدة ؟ |
Zaman geçtikçe, giderek artan otoriter politikaları destek kaybetti ve güneye karşı olan rakipleri güçlendi. | TED | بمرور الوقت، فقدت سياساته السلطوية المتزايدة الدعم، وقوّت شوكة خصوم القسم الشمالي. |
Ve bu yeni yetkiyle ilk olarak ayrılıkçıların artan tehditlerine karşı Cumhuriyet için büyük bir ordu oluşturacağım. | Open Subtitles | وكخطوة أولى ضمن هذه السلطة الجديدة سأنشئ جيشاً كبيراً تابعاً للجمهورية لمواجهة التهديدات المتزايدة للانفصاليين |
Fakat dünyamız, sürekli artan ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışırken doğadaki hassas dengeler de bozuluyor. | Open Subtitles | و لكن هذا التوازن الدقيق في عالمنا بدأ يتداعى وبينما يكافح هذا الكوكب لكي يدعم متطلباتنا المتزايدة |
Çete şiddeti ve son derece canlı uyuştucucu ticareti şehrin artan cinayet oranına büyük katkıda bulunuyor. | Open Subtitles | تتواجد به النسبة الاكبر من جرائم القتل المتزايدة في المدينة بسبب العنف بين العصابات و نشاط تجارة المخدرات |
Gezegen ve yıldızların kısmi değerlerinin artan sınırlayıcı dizilerle sonuçlarını hesaplayarak yaşam bulunabilecek gezegenleri araştıran ve uzaylılarla iletişime geçme ihtimalimizi hesaplayan denklem mi? | Open Subtitles | تلك التي تقدر فرص إنتاج اتصال من مادة خارج الارض بحساب قيمة قيم الكسور المتزايدة |
Matematik, devlet maliyesinin artan karmaşıklığı ile uğraşmaya yardımcı olabilirdi. | Open Subtitles | يمكن أن تساعد الرياضيات بالتعقيدات المتزايدة للموارد المالية للدولة |
Şiddetin büyüyen oranının hakkında Bombay'ın polis üyesi, o muhabirlere şunu söyledi Polis devriyesi, birçok alanlarda artırıldı ve polisler silahlarla donandı. | Open Subtitles | حول حوادث العنف المتزايدة مفوض شرطة بومباي أخبر المراسلون أن دوريات الشرطة قد زادت في مناطق الشغب |
Hızla büyüyen korku çemberi yüzünden cinayet masasında... özel bir ekip kuruldu. | Open Subtitles | إستجابة للمخاوف المتزايدة , يجرى الآن إنشاء فرقة عمل خاصة داخل أقسام الشرطة |
fosil yakıtlar ıve petrolü başka büyüyen populasyonlar (toplumlara) kullanımına sunabilirz büyümekte olan yoksul dünyalarla birleşebilir. | Open Subtitles | ويمكننا أن نستبدل الوقود الأحفوري والنفط وإطعام الأعداد المتزايدة من السكان وتلبية احتياجات العالم المتنامية |
Baharın sonları ve yükselen güneş toprağı ısıtmaya başlayınca sekiz milyon ren geyiği kuzeye göç ediyor. | Open Subtitles | إنها أواخر الربيع، وبينما قوة الشمس المتزايدة تعمل على تدفئة الأرض، يرتحل ثمانية ملايين حيوان رنة نحو الشمال. |