büyüyen ailelerini beslemek için bu devasa tundrada yakın zamanda bir şeyler bulmalılar. | Open Subtitles | عليهم العثور على شيءٍ بأقرب وقتٍ داخل هذه البرية الشاسعة لإطعام عائلتهم المتنامية |
Sürekli büyüyen bloğundan gelecek sadece üç oy, kilit delegasyonları kazanmamı garantiler. | Open Subtitles | ثلاثة أصوات من كتلتك المتنامية ستضمن لي الفوز في مجموعات تمثيلية رئيسية |
Bu kapsüller besin açısından zengin bir jölenin içine gömülmüşlerdir. Bir çeşit ikinci ten. Çabucak yokolup büyüyen mantarlar için bebek besini oluştururlar. | TED | هذه الكبسولات مضمنة في هلام غني بالغذاء، نوع من الجلد الثاني، الذي يذوب بسرعة ويصير طعام مبدئي للفطريات المتنامية. |
Ve gerçekte, bilişsel becerilerin büyüyen repertuvarına sahiptir. | TED | ولديه ذخيرة من المهارات المعرفية المتنامية. |
Ve kıtamızda artan bir güvenin, hızlı bir değişimin olduğu bir dönemde yaşadığının farkında olmalıydı. | TED | ولا بد أنه كان يدرك أنه كان يعيش خلال فترة التغير السريع، والثقة المتنامية في قارتنا. |
Nagy, Macaristan'ın Komünist idaresinin Kremlin'den artan düzensizliği ezip geçmesini isterken sessiz kaldı. | Open Subtitles | ظلّ ناج صامتًا عندما تم استدعاء القيادة الشيوعية المتزعزعة إلى قصر الكرملين للقضاء على حالة الإضطراب المتنامية |
Kadın 13. çocuklarını henüz doğurmuştu ve büyüyen ailedeki yemek ve para hızla tükeniyordu. | TED | قد وضعت المرأة للتو طفلهم الثالث عشر، وكانت العائلة المتنامية تعاني من نقص الطعام والمال بشكلٍ سريع. |
Zamanlarının çoğunu giderek büyüyen yapıları oluşturan çubukları bir araya getirerek harcarlar | TED | ويقضون معظم وقتهم في تجميع العصى في الهياكل المتنامية |
Ve bu baskıyla; bir dalga gibi yükselen ve doyurulmak için kendini belli eden, sataşan, kışkırtan bu büyüyen ihtiyaç ile savaşırsın. | Open Subtitles | وتقاوم الضغط، الحاجة المتنامية تعلو كموجة تخدّر وتغيظ وتحضّ على أن تُطعَم |
fosil yakıtlar ıve petrolü başka büyüyen populasyonlar (toplumlara) kullanımına sunabilirz büyümekte olan yoksul dünyalarla birleşebilir. | Open Subtitles | ويمكننا أن نستبدل الوقود الأحفوري والنفط وإطعام الأعداد المتزايدة من السكان وتلبية احتياجات العالم المتنامية |
Fransa'da savaşacağız, denizlerde ve okyanuslarda savaşacağız, gökyüzünde büyüyen özgüvenimiz ve gücümüzle savaşacağız, | Open Subtitles | ونحن نحارب في فرنسا. ونحن نحارب في البحار والمحيطات. ونحن نحارب مع الثقة المتنامية والمتزايدة القوة في الهواء. |
büyüyen aileyi, hem anne hem baba durmaksızın besliyor. | Open Subtitles | يُطعم كلا الأبوين عائلتهم المتنامية بإستمرار |
Yetişkinler, büyüyen ailelerini beslemek için mücadele etmek zorunda. | Open Subtitles | ينبغي على البالغين بذل قصارى جهدهم لإطعام عائلتهم المتنامية |
Fischer, tarihte dünya şampiyonalarında finale ulaşan ilk Amerikan büyüyen ünlü kültürümüze varan son kişi oldu. | Open Subtitles | فيشر ، أول امريكي بالتاريخ يصل إلى نهائي بطولة العالم هو أحدث الوافدين في ثقافتنا المتنامية من المشاهير |
büyüyen bu ortaklık diğer şempanzelerin bazıları tarafından fark edilmemişti. | Open Subtitles | لم تمرّ تلك الشراكة المتنامية دون ملاحظة من بعض الشمبانزي الأقدم |
Gitgide büyüyen ağ sınıflamasına dair topladığım örneklerden birkaçı daha. | TED | وهنا بعض من الأمثلة التي قد جمعتها ، عن هذه الشبكات البصرية المصنفة المتنامية . |
Ya da kriz olmadan, gittikçe büyüyen ve Amerika'da büyüyen boşlukların, eşitsizliğin, zorlukların ta kendilerinin artık liderlerimizi değişime zorlayacak kadar önemli olduğunu ve bu sese sahip olduğumuzu görmeliyiz. | TED | و إن لم تحدث كارثة ما، علينا أن ندرك أنّ تراجع قطّاع الصّناعة، اللامساواة، التحدّيات المتنامية في الولايات المتحدة، عاجلة بما يكفي لإجبار قادتنا على التغيير. نحن لدينا الأصوات، |
14. yüzyılın sonunda, İsviçre'nin Gruyere bölgesinde üretilen Alp peyniri çok kârlı olmuştu ve bu nedenle komşu bir devlet Gruyere yaylalarını istila etti, tek amaç, büyüyen peynir ticaretini kontrol altına almaktı. | TED | مع نهاية القرن الرابع عشر، بات جبن جبال الألب المصنوع في منطقة غرويير بسويسرا ذا مردودٍ عالٍ ولهذا قامت دولة مجاورة بغزو مرتفعات غرويير لتسيطر على تجارة الجبن المتنامية. |
Bunu yapmak bana acı veriyor ama gezegenimiz ciddi bir tehlikeyle yüz yüze gelmişken bir adamın giderek artan saçmalıklarına ayıracak ne sabrımız, ne de vaktimiz yok. | Open Subtitles | يؤلمنى أن أفعل هذا لكن كوكبنا يواجه خطر داهم الان لا يمكن أن يتم تشتيتنا بواسطة اللاعقلانية المتنامية لرجل نواحد |
artan sayılarını doyuracak kadar besin elde etmek için av partileri düzenliyorlar. | Open Subtitles | تخرج مجموعات الصيد لجمع الطعام لسدّ احتياجات أعدادهم المتنامية |