Elizabeth, Bay Johnson Ölen kızımın en iyi arkadaşıydı. | Open Subtitles | إليزابيث، يا سيد جونسن كانت صديقة ابنتي المتوفاة الحميمة |
1900'de Ölen Constance May Bassett ile, Haziran 1931'de 57 yaşında Ölen Thomas Campbell Brockless'in tek oğlu. | Open Subtitles | الابن الوحيد لكونستانس ماي باسيت المتوفاة في عام 1900 وتوماس كامبل بروكليس المتوفى في يونيو 1931 عن 57 عاماً |
Filmin kahramanı bir sabah, yıllar önce intihar ederek ölmüş olan karısını bulur. | Open Subtitles | وجد بطل الفيلم أمامه ذات صباح زوجته المتوفاة التي انتحرت قبلها بأعوام |
Ah, Bay Reynholm! Lütfen, benim ölmüş seksi eşim gibi giyin! | Open Subtitles | أرجوكِ، ارتدي ملابس زوجتي المثيرة المتوفاة |
Ölü kadın Polonyalı, değil mi? | Open Subtitles | اٍن السيدة المتوفاة بولندية أليست كذلك ؟ |
Kalça genişliğine bakarak Merhumun Asyalı bir kadın olduğunu görüyoruz. | Open Subtitles | بناءاً على طول محور الورك، المتوفاة أنثى من أصل منغولي. |
Virginie Marianne'in kuzeniydi, Paul'ün merhum eşinin. | Open Subtitles | فيرجينى كانت ابنه خالة ماريانا ,زوجة بول المتوفاة |
rahmetli annesiyle de epey sağlıksız bir ilişkileri varmış gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو أيضا أن لديها علاقة غير صحية بدلا مع والدته المتوفاة. |
"Seni Jorge Posada* sanmıştım." ya da "Ölen karımın böbreklerini taşıyorsun." | Open Subtitles | التي ظنت أني خورخي بوسدا او التي سأعطيكي كلية زوجتي المتوفاة ؟ |
Evinde, Ölen karısının veya oğlunun tek bir fotoğrafını bulundurmayan bir iyi adam. | Open Subtitles | رجل طيب لا توجد لديه صورة واحدة لزوجته المتوفاة أو لإبنه الوحيد في كامل أرجاء منزله |
Otel odasındaki parmak izleriyle Ölen kadının evindeki izler uyuşuyor. | Open Subtitles | البصمات التي وُجدت بغرفة الفندق تُطابق بصمات السيّدة المتوفاة |
Annemi rahatsız ettiğinizi bile düşünmediniz, Ölen kız kardeşinizi. | Open Subtitles | أنتم حتى لم تلقوا بالاً لأمي, أختكم المتوفاة |
Herkes Ölen şu kızdan bahsediyor, adı bu mu? | Open Subtitles | لكن كل شخص سمع بالمرأه المتوفاة هل هذا أسمها؟ |
Ölen kız klinikteki işine Bayan Constance van Groot'un tavsiyesiyle başlamış. | Open Subtitles | أرسلت هاركنس على أمر قضائي. جاءت الفتاة المتوفاة إلى العيادة عن طريق ملكة جمال كونستانس فان غروت. |
İsimsiz kadını sakatlarsam ölmüş annemi gururlandıramam. | Open Subtitles | لن أكون رائعة في عينيّ أمي المتوفاة لو أنني شوهت مجهولة الهوية |
Şefin gözüne girmek için ölmüş annemin hatırasını kullanıyorsun. | Open Subtitles | أنت تستخدم ذكرى أمي المتوفاة من أجل ابها الزعيم |
Peki, bir adama ölmüş kızının fotoğrafını göstererek ne amaçlar insan, yüzleşmesini mi? | Open Subtitles | إذا احظرت لرجل ما صورة لأبنته المتوفاة ما الذي نحاول فعله , نواسيه ؟ او نبتزه |
Ölü striptizci dostumuzu sık sık arıyormuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنه إتصل من صديقته المتعرية المتوفاة بشكل متكرر |
Sözde bugün oyuna geri dönüyordum, ama bunun yerine,Ölü annemin evinde babamla yemek planları yapıyorum. | Open Subtitles | ستتحدث , من المفترض أني عدت للعبة اليوم لكن بدلاً من هذا أنا أعد العشاء لأبي في منزل أمي المتوفاة |
Ölü karım karşıma çıkacak ve ben bildiğim her yolla onu test etmeyeceğim mi sanıyorsunuz? | Open Subtitles | تظهر زوجتي المتوفاة أمام عتبة منزلي ألا تظنني سأجرّب عليها كل ما عرفته ؟ |
Merhumun ailesi şu an konuşmak istemiyor ama aile sözcüsü çardakta, 15 yaşındaki Alison Dilaurentis'in kaybolduğu sıralarda, tamirat yapıldığını teyit etti. | Open Subtitles | والدي المتوفاة كانا في حالة لا تسمح لهم بالتعليق. ولكن أكد المتحدث باسم الأسرة ان كشك الحديقة كان تحت عملية الإنشاء |
Benim için biraz şatafatlı ancak Patty'nin merhum annesine ait. | Open Subtitles | مبهرج كثيراً لعمري ولكنه يعود لأم باتي المتوفاة |
rahmetli annemin en sevdiğiydi. Onu her gün özlüyorum. Çömeze mi benziyorum? | Open Subtitles | لقد كانت المفضّلة لدى والدتي المتوفاة أفتقدها كثيراً كلّ يوم |
Ölenin kim olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | عرفت الآن من هي المتوفاة |