Hala merak ediyorum acaba Sol'ün etrafındaki tüm bireyler aşılanmış olsaydı ne olurdu. | TED | ولازلت أتسائل ما الذي كان يمكن أن يحدث إذا كان كل الأشخاص المحيطين بسول تم تطعيمهم. |
Onlar bazen senin harika bir doğum günü geçirmeni isteyen etrafındaki insanlar içindir. | Open Subtitles | إنّها حول الأشخاص المحيطين بك الّذين يريدون منحك عيد ميلاد جميل، |
Sarayın çevresindeki her köyü didik didik aradık. | Open Subtitles | , لقد بحثنا فى كل قرية . من المحيطين بالقصر |
Babanın çevresindeki insanlardan beklentisi hep yüksek. | Open Subtitles | والدك لديه دائماً توقعات جميلة عن الأناس المحيطين به |
Kişisel olarak kendinizi, sosyal veya duygusal anlamda etrafınızdaki insanlardan kopuk hissedip hissetmediğinize bağlıdır. | TED | وتعتمد بشكل مطلق على ما إذا كنت تشعر بالانفصال شعوريًا أو اجتماعيا عن المحيطين بك. |
Çevrendeki pek çok kişi hapiste bulundu. | Open Subtitles | العديد من المحيطين بك لابدّ وأنهم قضوا فترة عقوبة بالسجن |
Neden bir süre o ve onun etrafındaki insanlar hakkında daha fazla bilgi toplamak için Baek San'a vakit ayırmıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تأخذ اجازة و تقضي بعض الوقت مع بيك سان لتعرف المزيد عنه وعن الاشخاص المحيطين به؟ |
Ama etrafındaki o herifler... sahip olduğun sikko herifler, şöhretin ve sahip olduğun eşyalar yüzünden, ihtiyaçlarını karşılayıp, sana sadece duymak istediğin şeyleri söyleyecekler. | Open Subtitles | لكن كل أولئك الشبان المحيطين بك وكل شبان المضاجعة في حياتك سوف يخبرونك فقط عما تريد سماعه |
Bir erkek her zamankinden daha güçlü etrafındaki insanlar gibi: | Open Subtitles | الرجل لا يكون قويًا إلا بالأشخاص المحيطين به، |
O hafta boyunca biz bu işi yüz kadar gönüllü ile birlikte yaparken, plazanın etrafındaki bir çok insan yazıya yakınlık hissetti ve sevdi. | TED | بينما كنا نبني هذا في ذاك الأسبوع ومع المتطوعين المائة٬ جاء العديد من الجيران المحيطين بالساحة واقتربوا من العمل وأحبوه كثيرا. |
En sonunda, emin ol ki, kimse kalmayana kadar, etrafındaki insanları kaçırmaya devam edeceksin. | Open Subtitles | ولم يعد بوسعك التوقف وستستمر في إهانة جميع المحيطين بك وفي النهاية ... |
çevresindeki insanları, hatta mahallesindekileri bile geriyor. | Open Subtitles | انه يجعل الاشخاص المحيطين به متوترين حتى فى حيه |
Yani, John von Neumann' nın çevresindeki insanlardaki etkisi, zamanının en iyi matematikçileri ve fizikçileri de dâhil olmak üzere, oldukça detaylı olarak hazırlanmış. | TED | أعني، الانطباع الذي تركه von Neumann على الناس المحيطين به، وهذا يشمل أعظم علماء الرياضيات والفيزياء في عصره، بالكاد تم توثيقه بشكل جيد. |
- Nasıl? KŞM'in çevresindeki insanlara çok dikkat etmelisin, çok sinsi olurlar. | Open Subtitles | عليكِ أن تكوني حذرة بالتعامل مع الأشخاص المحيطين بـ(خالد شيخ محمد)، إنهم مخادعين |
Herkes nesilden nesile evrim geçirirken siz ölümsüz olan tek kişiyseniz, sonunda etrafınızdaki insanlardan oldukça farklı görünürsünüz. | TED | إذا كنت وحدك خالداً، بينما جميع الناس تتطور، جيلاً بعد جيل، ستبدو في النهاية مختلفاً عن الأشخاص المحيطين بك. |
Kör inanç kolay bir alışkanlıktır, Bay Kent. Sizi etrafınızdaki insanlara gerçekten bakmaktan alıkoyar. | Open Subtitles | إيمانك يخلق لك صورة مختلفة عن الإناس المحيطين بك، سيّد (كنت) |
(Gülüşmeler) Fakat bu küçük hikaye aslında; görünüşte, çevreye ve etrafınızdaki insanlara kayıtsız kalarak, görme yetiniz olmadan şehirde dolaşma fikrinin getirdiği korkular ve yanlış anlamalar hakkında. | TED | (صوت ضحك) لكن تلك القصة هي في الحقيقة عن الخوف من سوء الفهم الذي يأتي مع فكرة التنقل في المدينة بدون بصر غافلٌ بشكل ظاهري عن البيئة والناس المحيطين بك . |
Çevrendeki insanlar ölsün mü? | Open Subtitles | , بأن يموت الاشخاص المحيطين بكِ ؟ |