Vazgeç bu işten. tek çıkış burası. Başka kaçış yolun yok dostum. | Open Subtitles | استسلم الان هذا هو المخرج الوحيد ليس هناك طريق للخروج يا صديقى |
Bir kere karına yalan söylediysen, tek çıkış yolu iki kat yapmaktır. | Open Subtitles | المرة التي تكذب فيها على زوجتك المخرج الوحيد منها هو انخفاضك أكثر |
Buradan tek çıkış yolu, doğuya giden şu vadi. | Open Subtitles | المخرج الوحيد من هنا هو هذا الوادى الذى يقود للشرق |
Çoğunlukla tek yol yaşayıp görmektir. | Open Subtitles | غالبًا ما يكون المخرج الوحيد من درب ما هو خوضه. |
Durun, durun; ilk problemimiz buradan çıkmanın tek yolu girdiğimiz yer yani hala 5,000 derece bulunan motor karburatörünün olduğu yer. | Open Subtitles | إنتظر، إنتظر قليلاً. إنتظر، إنتظر، المشكلة الإولى المخرج الوحيد للسفينة هو الطريق الذى جئنا منه |
Brian, İA bu insanlar için tek çıkar yol. | Open Subtitles | برايان) الكحوليين المجهولين) المخرج الوحيد لهؤلاء الناس |
Fakat ölüm bir hata değil, tek çıkış yolu. | Open Subtitles | و لكن الموت ليس خطأً , إنهُ المخرج الوحيد |
Almanya'nın tahıl mavnalarına el koymak tek çıkış yoluydu. | Open Subtitles | مُصادرة مركب الحبوب الألماني كان المخرج الوحيد |
Kamara içeriden kilitliyken, tek çıkış bu olmalı. | Open Subtitles | كالمقصورة قُفِلتْ من الداخل، لا بد أن يكون المخرج الوحيد. |
Mekandaki diğer tek çıkış içeriden sürgülü. Tuzağa düşürülmüşler. | Open Subtitles | المخرج الوحيد الأخر كان مغلقاً من الداخل، كانوا محاصرين. |
Yani sonuçta şu anda şehirden tek çıkış burası. | Open Subtitles | اعني , هذا , بعد كل شيء المخرج الوحيد من المدينة في هذة اللحظة |
Siz uyurken ağılı ateşe verip, tek çıkış kapısından kaçarken de sizi vururdum. | Open Subtitles | أمكنني حرق الحظيرة أثناء نومكم، ثم قنصكم أثناء خروجكم من المخرج الوحيد. |
Rahatsız edici duyguları gömmeye çalışınca ya da fikirleri, bizi tehdit eden duyguları bazen tek çıkış yolları bizim bilinçaltımız olur. | Open Subtitles | وعندما نحاول ان ننسى الأحلام الغير مريحة او أفكار, أو عندما نشعر بالتخويف أحياناً المخرج الوحيد لديهم هو التصرف بلا شعور |
Korkarım tek çıkış yolu bu. | Open Subtitles | أَنا خائفُ بان هذا هو المخرج الوحيد. |
Buradan çıkış yok! Bunu biliyordu! tek çıkış benim! | Open Subtitles | لا يوجد مخرج لقد عرفت هذا، أنا المخرج الوحيد! |
En azından tek çıkış karşına gelir. | Open Subtitles | قد يكون المخرج الوحيد اإلى الأعلى |
Bu bizim tek şansımızdı, tek çıkış yolumuz. | Open Subtitles | كانت فرصتنا الوحيدة المخرج الوحيد لدينا |
- Dışarıya açılan tek yol o kapıdan geçiyor. | Open Subtitles | المخرج الوحيد هو خلال تلك البوابة الأمامية |
Bunu yapabilmemin tek yolu ipe tırmanmaktı. | Open Subtitles | عرفت أن المخرج الوحيد لذلك بتسلق الحبل لأعلى |
Dart hangarı o şeyi öbür tarafında. Buradan çıkmanın tek yolu o. | Open Subtitles | منصة السهم على الجانبِ الآخر هذا هو المخرج الوحيد هنا |
Brian, İA bu insanlar için tek çıkar yol. | Open Subtitles | برايان) الكحوليين المجهولين) المخرج الوحيد لهؤلاء الناس |