Bunun yanında, günlük yaşamın içindeki gizli cevherleri bulmayı seviyorum. | TED | وأحب أن أبحث عن الهوايات المخفية خلف قناع الأشياء اليومية. |
gizli taş köyünden bazı shinobiler Konoha'ya gizlice girmeye çalıştı. | Open Subtitles | يبدو أن بعض الشينوبي من الحجارة المخفية حاولوا غزو كونوها |
Ben gizli kelimeleri ararım. Siz bunu bir dedektif işi gibi sonlandırabilirsiniz. | Open Subtitles | أنا أبحث عن الكلمات المخفية,قد تفسر ذلك على أنه من عمل المحققين |
Saklı nehir, Cebelitarık'tan Hidistan'a kadar mistisizm ile birbirine bağlanmış. | TED | الانهار المخفية, مترابطه مع التصوف من جبل طارق الى الهند |
Evi arayıp gizlenmiş viski şişeleri buldum ve... tek tek topladım. | Open Subtitles | و كان يجب علي أن أدور حول المنزل لجمع قارورات الجعة المخفية واحدة بواحدة |
İlahi hakikatlerle, o gizli bilgiyle... kişisel bir bağ kurma arayışı. | Open Subtitles | السعى للحصول على علاقة شخصية بالحقائق الإلهية لتلك المعلومات المخفية .. |
Bir sürü gizli kamera var, ama şüpheliden iz yok. | Open Subtitles | هناك الكثير من الكاميرات المخفية لكن لا أثر للمشتبه بالداخل. |
Henüz anlatılmayan çok fazla gizli tecrübe ve hikâye var. | TED | توجد المزيد من الخبرات المخفية وعدد القصص لا توصف حتى الآن. |
Programlama gücü iş görürdü ancak verideki gizli bilgiyi bulmada matematiksel modelleme olmadan faydasız olurdu. | TED | القوة الحوسبية ستساعدك، لكنها ستكون عديمة النفع من دون النمذجة الرياضية لكي تجد المعلومات المخفية في البيانات. |
Üç numara şu: Etrafınızdaki gizli şaheserleri keşfedin. | TED | رقم ثلاثة: اكتشف الإبداعات المخفية التي تحيط بك. |
Grönland buz tabakası altında gizli bu sırları açığa çıkarmaya çalışıyoruz, böylece deniz seviyesi yükselmesi hakkında daha iyi plan yapabiliriz. | TED | نحاول كشف هذه الألغاز المخفية في الصفيحة الجليدية في غرينلاند حتى نستطيع التخطيط بشكل أفضل لجعل مستوى البحر ثابتاً |
Şimdi sana gizli olan bu şeyler, zamanı gelince ifşa edilecektir. | Open Subtitles | تلك الأشياء المخفية عنك الآن، سترسل عبر الضوء. |
Zaman, bir çok gizli mağara barındıran bir dağ gibidir. | Open Subtitles | الوقت كالجبل فيه الكثير من الممرات المخفية |
Mulder, bütün cevapları verebileceğimi iddia etmiyorum ama eğer yarın sabahki duruşmaya katılamazsak artık gizli Dosyalar diye bir şey olmayacak. | Open Subtitles | أنا لا أدعى معرفة كل الأجوبة و لكن إذا لم نكمل التحقيق بحلول الغد ربما لن يكون هناك المزيد من الملفات المخفية |
bembeyaz bulutlarla ve gizli dağlarla kaplı bir orman. | Open Subtitles | ومروجه الخصبة وأشكال غيومه المنتفخة وجباله المخفية |
Karanlıktaki gizli yerleri görmek ve bulmak çok zor. | Open Subtitles | صعب أن ترى هذا, دعني وحيدة بظلام الاماكن المخفية. |
...öyleyse senin tüm Shinobileri Saklı Şelale Köyü'nü izlemeye göndereceğini de hesaplamıştır. | Open Subtitles | بينما يتأكد أنك أرسلت جميع الشينوبي إلى الخارج ليراقبو قرية الشلال المخفية |
Yüzdeki kan akışı değişikliklerine bakmak suretiyle bir insanın Saklı duygularını öğrenebiliriz. | TED | بالنظر إلى تغييرات تدفق دم الوجه يمكننا كشف مشاعر الناس المخفية. |
Kasa açılırsa, binanın alt katlarında Saklı olan C4 patlayıcıları devreye girer. | Open Subtitles | اذا فتح القبو, سوف يفجر شحنات السى 4 المخفية فى كافة الاساسات الثانوية للبناية. |
Evinde gizlenmiş kanıt vardı. Dün onu görmesi hakkında yalan söyledi. | Open Subtitles | كان لديه بعض الدلائل المخفية وكذب علينا أمس حولها |
Aslında Görünmez madde demek gerekir ancak biz karanlık maddeyi görünür kıldık. | TED | ويجب ان تسمى بالمادة الخفية، وحولنا هذه المادة المخفية الى مادة مرئية. |
Bu galakside saklanmış yüzlerce sıfır noktası modülü olabilir ama azda olsa emin olduğumuz bir tanesi burada. | Open Subtitles | لربما كان هناك المئات من وحدات الطاقة الصفرية المخفية في هذه المجرة ولكن وحدة الطاقة الصفرية التي نحن متأكدون من مكانها، موجودة هنا |
Bizi. Gerçek yüzümüzü. Sakladığımız yüzümüzü. | Open Subtitles | أنفسنا الحقيقية , وجوهنا المخفية |