Bütün tecrübeye sahipsin ama dillerin hiçbiri kendini dünyanın korkunç gerçeklerinden uzak tutamıyor. | Open Subtitles | لديك كل المعرفة لكن من دون لغة تثني نفسك من الحقائق المرعبة للعالم |
En korkunç gerçek ise şudur: Artan ekonomik büyümeyi otomatik olarak yaygın bir şekilde paylaşılan bir refaha dönüştürebilecek bir ekonomik norm yok. | TED | الحقيقة المرعبة هي أنه لاتوجد قاعدة اقتصادية والتي تترجم تلقائياً زيادة النمو الاقتصادي على نطاق واسع من الإزدهار. |
Tarihimizde ilk defa Hindistan'ın birçok şehrinde erkekler ve kadınlar ülkedeki kadınların asıl vaziyetinin korkunç gerçekliğinin farkına vardı. | TED | و لأول مرة في تاريخنا استفاق الرجال والنساء على الحقيقة المرعبة لحالة النساء الحقيقة في هذا البلد. |
İnternette tanışanlarla ilgili bir çok, bir çok korku hikayesi duydum. | Open Subtitles | أسمع الكثير من القصص المرعبة بخصوص الناس إلتقوا عن طريق الأنترنت |
Ayrıca bu hastalar sağlık hizmeti talep ettiklerinde onlara edilen muameleye ve sağlık ihtiyaçlarının çoğunun nasıl reddedildiğine dair korku dolu hikâyeler dinledim. | TED | وسمعت أيضًا هذه القصص المرعبة عندما كان هؤلاء المرضى بحاجة إلى العناية الصحية. وكيف تمت معامتلهم، وكيف تم تجاهل الكثير من احتياجاتهم الطبية. |
Uçaklar, insanların uzuvlarını koparan, dönüp duran ve korkutucu bombalar atardı. | TED | كانت الطائرات ترمي القنابل الدوّارة المرعبة التي كانت تقطع أطراف الناس. |
Medya ise Hint erkeklerinin neler yapabileceğine dair korkunç hikâyeler ile doluydu. | TED | لذلك امتلأ الإعلام بقصص عن كل هذه الأفعال المرعبة التي يستطيع الرجال الهنود القيام بها. |
Hayatımdaki en korkunç anlardan birisiydi ve aynı zamanda büyük babamın bir Alzheimer hastası olduğunu gösteren ilk durum buydu. | TED | كانت واحدة من اللحظات المرعبة التي عانيت منها في حياتي، وكانت أيضًا أول مثل أعلمنا أن جدي مصاب بالزهايمر. |
On yıl önce, parça tesirli bombaların ne olduğunu veya nasıl korkunç şeylere yol açabileceğini bilmiyordum. | TED | قبل 10 سنوات، لم تكن لي أدنى فكرة عن القنابل العنقودية، ولا عن نتائجها المرعبة. |
Ve yedinci dakikada o korkunç nöbetler başladı. | TED | وخلال سبع دقائق كنت قد دخلت في تلك التشنجات المرعبة |
Gece bekçilerinin karşılaştığı öyle korkunç görüntüler anlatıyor ki. | Open Subtitles | ثمة شخص يحكي عن الأشياء المرعبة التي رآها الحارس الليلي |
Beni kavgalar, ayrılıklar, tabancalar, Sandomir ve zehirle bitecek her türlü korkunç maceraya atmaktan hiç çekinmiyorsun! | Open Subtitles | لا تفكر بتعريضي لأنواع من المغامرات المرعبة التي تنتهي بالمشاجرات و الأفتراق و أطلاق النار من المسدسات, و السم |
Böyle korkunç bir manzarada ne buluyorsun bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذى تراه فى هذه المناظر المرعبة |
"...cezaevi tarihinin en korkunç ayaklanmalarından birini başlattılar." | Open Subtitles | أشعلا أحد أكثر التمردات المرعبة في تاريخ السجون |
Mayısta... korkunç kolera bakterisi... aynı günde iki cesette bulundu. | Open Subtitles | في مايو تم العثور على البكتريا المرعبة في جثتين في نفس اليوم |
Gerçek yolcuların, yanan uçaktaki korkunç dramlarını izleyin. | Open Subtitles | سيحكون لنا المشاهد الحية فى هذه الدراما المرعبة داخل الطائرة المحترقة |
Ufaklığın beni yine o korku filmlerinden birine sürüklemesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن يرغمنا جونيور على الذهاب . لمثل هذه الأفلام المرعبة |
Lunaparklardaki korku içerikli atraksiyondur. | Open Subtitles | انها الجاذبية المرعبة في مدن الملاهي او المتنزهات |
korku filmlerinin yanlarında The Hugleys gibi kalacağı şeyler. | Open Subtitles | أشياءً تجعل من الأفلام المرعبة كأنها أفلام مشرقة |
Birliğimden denizcilerle konuştukça ve yeni bilgiler öğrendikçe bazı korkutucu bilgilere ulaşmaya başladım. | TED | وتحدّثت مع جنود بحرية من وحدتي وحاولت أن أعرف أكثر عن الأمر، وبدأت أكتشف بعض الأمور المرعبة جداً. |
ürkütücü Ama Gerçek'te az sonra yine birlikte olacağız. | Open Subtitles | سنعود بالمزيد من الأحداث المرعبة و لكنها صحيحة فىالوقت ذاته |
Yani en iyi dostunu ilk gecesinde ürkünç bir şatoda tek başına bırakıyorsun. | Open Subtitles | اذن أنت ستترك أعز أصدقائك بمفرده في هذه الضيعة المرعبة في أولى لياليه؟ |
Herkes televizyona yapışmış, mahallelerin uç kısımlarından rahatsız edici, dehşet verici görüntüleri izliyordu. | TED | الجميع كان ملتصقا بالتلفاز, يشاهدون الصور المرعبة والمزعجة والتي التقطت من الجوار. |
Frank tuhaf bir şekilde dehşetengiz, müstehcen olan bu babasal figürlerden birisidir. | Open Subtitles | في صحة بن فرانك هو أحد تلك الشخصيات الأبوية المرعبة السخيفة البذيئة |