Bu mahkumlar karışıklık çıkaramazlar. Amerikan gardiyanları daha sert olmalı. | Open Subtitles | لكي لا يعبث المساجين يجب أن نكون نحن الضباط قساة |
Bu mahkumlar karışıklık çıkaramazlar. Amerikan gardiyanları daha sert olmalı. | Open Subtitles | لكي لا يعبث المساجين يجب أن نكون نحن الضباط قساة |
Gemiyi patlatmadan önce, mahkumları teslim etmek için üç saatimiz var. Anlaşıldı. | Open Subtitles | لدينا أقل من ثلاث ساعات لنسلم المساجين قبل أن ينسفوا السفينة |
Malikânemize dönen tüm eski mahkûmlar hakkında bir bülten alıyoruz. | Open Subtitles | الآن, يأتينا الكثير من الهراء عن عودة المساجين إلى محافظتنا. |
Bu mahkumların tamamen ıslah olmalarına sadece bir gün kalmıştı. | Open Subtitles | أولئك المساجين كانوا على بعد يوم واحد من إعادة التأهيل |
Bakalım hangi mahkum, o da oradayken hücrede zaman geçirmiş. | Open Subtitles | فلنرى اي من زملائه المساجين امضوا وقتا في الحبس الانفرادي |
mahkûm Hakları Birliğinden bir avukat, ve seninle konuşmak istediği şeyler var. | Open Subtitles | إنها مُحاميَة في اتحاد حقوق المساجين و تودُ أن تُناقشَ شيئاً معَك. |
Seni döven mahkumlardan ben sorumlu olduğum için bu düşmanca tavrını üzerime alınmıyorum. | Open Subtitles | لا آخذ نبرتك العدائيّة تجاهي إهانة طالما أنّي المسئول عن المساجين الذين ضربوك. |
Biliyor musun, mahkûmların kendi aralarında bir mahkeme yaptıklarına dair bir hikâye var. | Open Subtitles | كيف يمكن تحمله ؟ هل تعلمين هنالك قصة هؤلاء المساجين اقاموا محكمة هنا |
mahkumlar bile volta atabiliyor sonuçta. Burası sahneye biraz fazla yakın değil mi? | Open Subtitles | أقصد حتي المساجين يحصلون علي وقت الفناء أليس هذا قريبا من المسرح ؟ |
Bütün günümüzü aldı ve mahkumlar güzel vakit geçirdiler. | TED | استغرقني الأمر يوما كاملا، و المساجين قضوا وقتا ممتعا. |
mahkumlar, günün 22 saati münferiden kapatılırdı. | TED | يتم وضع المساجين في الحبس الانفرادي لمدة 22 ساعة في اليوم. |
Gardiyanlar ölmüş olmalı, ama mahkumlar değil. | Open Subtitles | ربما اكون قد قتلت الحرّاس,ولكن, ليس المساجين جميعهم |
İtfaiyeciler işlerini yapabilsin diye gardiyanlar mahkumları kontrol altına aldı. Bana yakın dur, tamam mı? | Open Subtitles | الحراس كان عليهم قمع المساجين لكي يتمكن رجال الأطفاء من أداء واجبهم إبقي قريبة, حسنا؟ |
Hükümet bütün mahkumları... serbest bırakmaya karar verdi. | Open Subtitles | لقد أعطت الحكومة الأمر بالافراج عن كل المساجين |
Ortalık daha güvenli hale geldi, çünkü en saldırgan ve rahatsız edici mahkûmlar izole edilebilliyordu. | TED | أصبح المكان أكثر أمانًا لأن هؤلاء المساجين الأكثر عنفًا وشغبًا أصبحوا الآن معزولين. |
San Quentin'de katılan mahkumların listesi. | Open Subtitles | و هذة قائمة بأسماء المساجين الذين شاركوا في الحلقة في سان كوينتن |
Evet beyefendi, hapishaneden üç mahkum... kaçmış diyorlar. | Open Subtitles | نعم سيدي، يبدو أن ثلاثة من المساجين قاموا بالهرب بعد أطلاقهم للرصاص |
1949 yılının baharında fabrika çatısını ziftleyen mahkûm tayfası sabahın 10'unda sıraya dizilerek buz gibi soğuk bira içiyor. | Open Subtitles | طاقم المساجين الذين كانوا يطلون سطح المصنع فى ربيع 49 كانوا يجلسون صفا واحدا فى العاشرة صباحا |
Kampı kuran mahkumlardan geriye sadece ikisi kalmış. | Open Subtitles | انهم كلُ من تبقوا من المساجين الذين بنوا هذا المعسكر |
Oz'daki mahkûmların yarısından fazlası liseyi bitirmemiş. | Open Subtitles | أكثَر من نِصفِ المساجين في سجنِ أوز لم يُنهوا الثانوية |
tutsakların güçlerini geri kazanmalarını istiyorsak onları D'Haranların verdiği bulamaçtan daha güçlü bir şeylerle beslemeliyiz. | Open Subtitles | لو وددنا لأولائكَ المساجين ، أن يستعيدوا عافيتهم. عليناأننطعمهمشيء أكثرغِذائية، عمّا خلفه الدهاريون. |
hapishane mavisi giyen, bir sürü mahkum göze batar. | Open Subtitles | و إن شوهد بعض المساجين بزيهم الأزرق ستبدو كنقطة سوداء في صفحة بيضاء |
Tabii. Birçok suçlu çıkar çıkmaz evlenir zaten. | Open Subtitles | بالتأكيد ، معظم المساجين يسارعون بالزواج بمجرد الخروج |
Mahkûmları, kelepçe delikleri olan çelik kapıların ardına koyduk ki dizginleyebilelim ve yemek verebilelim. | TED | نضع المساجين في زنزانات خلف أبواب صلبة مع منافذ صغيرة تمكننا من السيطرة عليهم وإطعامهم. |
Çavuş, son kez söylüyorum esirlere, gerçek esir gibi muamele edilmesini istiyorum. | Open Subtitles | لأخر مرة أيها السيرجنت أخبرك بأني أريد أن يعامل المساجين كمساجين |
Bu esirlerin derhal kampa geri koyulmaları lazım. | Open Subtitles | هؤلاء المساجين يجب ان يعودوا الي المعسكر فورا |
Bunu bana söylediğin iyi oldu ve bu mahkumlara değil. | Open Subtitles | من الجيد أنك قلت هذا لي وليس لأحد من هؤلاء المساجين |