Savaşmayı severler, özellikle barışçıl kabilelerle. | Open Subtitles | يحبون اختيار القتال خصوصا مع القبائل المسالمة |
barışçıl gezegenler ya taraf seçecekler ya da istila tehdidiyle yüzleşecekler. | Open Subtitles | العوالم المسالمة لابد ان تختار جانب او تواجه التهديدات بالغزو |
Yüzyıllar önce, kırmızı ayın hüküm sürdüğü zamanlarda barışçıl küçük köyümüz, insan olarak doğmayan ama Hades'in en alevli çukurlarında doğan erkeklere kin, kadınlara sevgi duyan bir canavar tarafından dehşet içinde bırakıldı. | Open Subtitles | منذ عدة قرون أثناء بزوغ فجر القمر الأحمر تم إرعاب قريتنا المسالمة بواسطة وحش لم يولد كرجل ولكن كروح سقطت من الجحيم |
barışçıl ülkeler Gölgeler Birliği'ne çok nadir ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | . البلدان المسالمة نادرا ماتطلب أتحاد الظلال |
Ve nihayet barışçıl Çin cömertliğini gösterdiğinde... | Open Subtitles | و أخيرًا عندما تظهر الصين المسالمة على أنها دولة طيبة |
Ben barışçılım. İttiğim tek şey benim barışçıl gündemim. | Open Subtitles | الحاجة الوحيدة اللي انا وقعتها هي اجندتي المسالمة |
Ve nihayet barışçıl Çin cömertliğini gösterdiğinde... | Open Subtitles | و أخيرًا عندما تظهر الصين المسالمة على أنها دولة طيبة |
- barışçıl bir uzaylı ırk olarak bilinirler. | Open Subtitles | تاريخيا، انهم جنس من الكائنات الفضائية المسالمة |
Büyük Britanya'dakilerin Massachusetts'deki milis kuvvetlerini desteklemekten ziyade, bizlere mutluluk ve refahımızı geri verecekleri umuduyla, sayacağım barışçıl tedbirlerin uygulanması kararı tarafımızca alınmıştır: | Open Subtitles | سيعيدون لها السعادة والأزدهار بدلاً من دعم"ماسوشوتس" للمقاومة إتفقنا على المسالمة لتدابير التالية |
Yeryüzündeki en barışçıl canlılardan biri. | Open Subtitles | أنه أحد أكثر المخلوقات المسالمة ... على الأرض |
- barışçıl Kaşmir... | Open Subtitles | (كشمير) المسالمة |