Uzak gelecekte etkileşime girmek isteyeceğiniz teknolojiler yaratmaya çalışıyoruz. | TED | نحن نحاول خلق تكنولوجيا قد تودّ التفاعل معها في المستقبل البعيد. |
İklim krizinin etkilerinin Uzak gelecekte olacağı varsayılıyordu. | TED | فالآثار الناتجة عن أزمة المناخ كان يفترض أن تكون في المستقبل البعيد. |
...ne de Uzak gelecekte yapılabilecekler için değil ancak şimdi yapılabilecekler için! | Open Subtitles | ولا من أجل ما يمكن عمله فى المستقبل البعيد ولكن من أجل ما يمكن عمله الآن |
Yüksek hızlarla yıldızlara yolculuk, uzak geleceğin bir hayalidir. | Open Subtitles | تحقيق السفر إلى النجوم بسرعة عالية هو حلم المستقبل البعيد |
çok ileriye ait hayaller derken bundan mı bahsediyordun? ! | Open Subtitles | أهذا ما كنت تعنيه بقولك "أحلام المستقبل البعيد"؟ |
Bilim, uzak gelecekteki olayları öngörmemizi ve birbirimizle ışık hızında iletişim kurmamızı sağladı tam da benim şu anda sizinle yaptığım gibi. | Open Subtitles | مكننا العلم من التنبؤ بأحداث في المستقبل البعيد و التواصل فيما بيننا بسرعة الضوء |
Bu uzak gelecekten on milyon yıllarca evvel Dünya'da hala hayat olursa insanların yıldızlar arasında yeni yuvalarını bulduklarını düşünmeyi seviyorum. | Open Subtitles | أحب أن أعتقد أن قبل ذلك المستقبل البعيد بعشرات الملايين من السنين إن كانت هناك حياة ما زالت تولد على الأرض |
Eninde sonunda, neredeyse belirsiz Uzak bir gelecekte evren soğuk ve karanlık bir yer olarak terk edilebilir. | TED | وفي النهاية، في المستقبل البعيد لحدٍّ لا يكاد يُتصوَّر، قد يؤول الكون إلى مكان بارد ومظلم، |
Cristal, belli bir yerde, Uzak gelecekte dedi. | Open Subtitles | كرستل قالت انه في مرحلة ما في المستقبل البعيد |
Ve belki çok daha inanılmaz olanı teorik fizik ve matematik sayesinde Uzak gelecekte kainatın nasıl görüneceğini hesaplayabiliriz. | Open Subtitles | وربما الأكثر روعة انه استطعنا من خلال النظريات الفيزيائية والرياضية من أن نعرف ما سيكون عليه الكون في المستقبل البعيد |
Uzak gelecekte ilk defa gözlerimi açtım. | Open Subtitles | كان يجب أن أستيقظ أولاً في المستقبل البعيد. |
Uzak, Uzak gelecekte çok çok düzensiz bir yer olacaktır, ancak uzak, uzak geçmişte çok düzenliydi. | Open Subtitles | يبدو أن عالمنا فاقد للتوازن إلى حد بعيد، المستقبل البعيد "سيكون مكانا" مضطربا" جدا" جدا |
Amerika'nın bugün, yarın ve Uzak gelecekte karşılaştığı tehditlerle yüzleşmesi için | Open Subtitles | ليتصدي للمخاطر التي تواجه "أمريكا" اليوم وغداً وفي المستقبل البعيد |
Bu yıldız kalıntısının yanından geçen, uzak geleceğin canlıları onun bir zamanlar yuva olduğu yaşamları merak edecekler mi? | Open Subtitles | لـ 100 مليار سنة أخرى هل سيكون لدى كائنات المستقبل البعيد والتي تبحر قرب هذا الخراب من النجم |
Dünyada, uzak geleceğin bizim için ne sakladığı konusunda bir fikir elde edebileceğiniz çok az yer vardır. | Open Subtitles | هناك اماكن قليلة على الأرض ...حيث تجد فيها اشارة الى أن المستقبل البعيد سيحدث لا محالة |
çok ileriye ait hayaller derken bundan mı bahsediyordun? ! | Open Subtitles | أهذا ما كنت تعنيه بقولك "أحلام المستقبل البعيد"؟ |
Çok ama çok ileriye ait hayalleri. | Open Subtitles | أحلام المستقبل البعيد. |
Bu uzak gelecekteki dünyaların üzerinde bulunan tüm yaşam emniyette olacaktır .ama milyar yıl uzunluğunda, muhteşem bir ışık gösterisine yarım trilyon yıldızın dansına tanıklık edecektir. | Open Subtitles | وكل حياة في هذه العوالم في ذلك المستقبل البعيد ينبغي أن تكون أمنة ولكنها ستشهد عرضاً يطول مليار سنة |
Bilim, uzak gelecekteki olayları öngörmemizi ve birbirimizle ışık hızında iletişim kurmamızı sağladı tam da benim şu anda sizinle yaptığım gibi. | Open Subtitles | مكننا العلم من أن نتنبأ الأحداث في المستقبل البعيد وأن نتواصل مع بعضنا البعض بسرعة الضوء |
Sanki uzak gelecekten gelen ve bizim dikkat etmemizi gerektirmemiş bir sorun gibi. | Open Subtitles | هو فقط بدا وكأنه شيء من المستقبل البعيد وليس هناك ما كان لدينا من أي وقت مضى إلى الاهتمام. |
Matematikle boğuşan bir öğrenciye Uzak bir gelecekte para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor. | TED | فمن الصعب أن نخبر طالبًا يعاني مع الرياضيات اليوم أن يعمل بجد كي يُكافأ في المستقبل البعيد. |