Beni çime bırakın, sisli bir günde bile geleceği görürüm. | Open Subtitles | عندما تضعني على العشب، يمكنني رؤية المستقبل في يوم ضبابي. |
Ve yemin ederim, geleceği o kadının gözlerinde görebilirsiz. | TED | وأنا أقسم، يمكنكم رؤية المستقبل في عيون هذه المرأة. |
geleceği bağırsaklarından okuyacağım, kadın. | Open Subtitles | سأعلمك المستقبل في أحشائك أيتها المرأة الحمراء |
Eğer geleceği görebilseydiniz, bir kristal topun içinden, veya avucunuzun içinden, ya da bir rüyanızda bunu değiştirir miydiniz? | Open Subtitles | وإذا استطعت رؤية المستقبل في كرة بلورية او في راحة يدك، او في حلم هل تود تغييره؟ |
... gösteri, uluslararası liderleri Capitol City K-9 Akademisi'nin suçla mücadele eden K-9'ların geleceği olduğuna ikna edecek. | Open Subtitles | هذه المظاهرة سوف تقنع زعماء دوليين انا كي 9 هي المستقبل في مكافحة الجريمة |
Çin'in geleceği hakkında Bu oldukça kötümser görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنك متشائم جدا حول المستقبل في الصين |
Esas itibarıyla geçmişi, şimdiyi ve geleceği aynı anda görebilir hale geliyorsunuz. | Open Subtitles | أيّ أنّك تستطيع في الجوهر، رؤية الماضي، الحاضر و المستقبل في آنٍ واحد. |
Bebeklere saplanmış iğnelerden ve geleceği tavuk parçaları olarak görenlerden daha öteyiz artık. | Open Subtitles | نحن أكثر من مجرد نغرس الدمى ونرى المستقبل في أجزاء الدجاج |
İçinde bulunduğun endüstrinin geleceği nerede? | Open Subtitles | في الصناعة التي أنت فيها فيها أين المستقبل في هذا؟ |
Bizim gibi özel şirketler, uzay keşfinin geleceği. | Open Subtitles | الشركات الخاصة مثلنا هم المستقبل في إستكشاف الفضاء |
Ve eğer diğer sekiz milyar veya yedi milyar, veya 6 milyar insanının yaşadığı geleceği çalan şehirlerimiz varsa, gerçekten hızlıca geleceği tüketeceğiz. | TED | وان كان هناك اليوم 8 مليارات او 7 مليارات او 6 مليارات نسمة اضافيين تقوم بذات الامر .. وتعيش في المدن التي تسرق من المستقبل فإننا سوف لا محالة نفقد ذلك المستقبل في القريب العاجل وبسرعة كبيرة جداً |
geleceği görüyorum, tam burada. | Open Subtitles | انا ارى المستقبل في هذه اللحظة |
Toplumumuz ve bu ülkenin geleceği için ufak da olsa bir umudunuz varsa 23 Ocak'ta sandık başına gidin ve beni meclise sokun ben de sizin için çalışayım. | Open Subtitles | إذا كان لديك أمل في المستقبل في جاليتك وفي هذه البلاد... اخرج وصوت في 23 من يناير... وأرسلوني إلى الكونغرس... |
O geleceği neden içeride konuşmuyoruz? | Open Subtitles | لماذا لا نناقش هذا المستقبل في الداخل |
geleceği geçmişte bırak Doktor. | Open Subtitles | اترك المستقبل في الماضي، طبيب. |
Hissediyorum şimdi hâlihazırdaki geleceği. | Open Subtitles | والآن ارى المستقبل في الحاضر |
Bunların geleceği var mı? | Open Subtitles | ما المستقبل في ذلك؟ |
"geleceği Geçmişte Bırak." Ama biz karar verdik. | Open Subtitles | "دع المستقبل في الماضي"، لكننا قررنا... |
Gezegenlerden esinlerek Wanderer adını verdiğimiz bu koleksiyon aslında bana göre tam anlamı ile moda hakkında değildi. Benim için bu koleksiyon, ırkımızın Dünyamızda ve başka gezegenlerdeki geleceği hakkında tahmin yürütme, bilimsel mantığı bolca gizem ile birleştirme ve makina çağından uzaklaşıp vücutlarımız, içimizdeki mikroorganizmalar, ürettiğimiz ürünler ve hatta binalarımız arasında yeni simbiyotik bir çağa adım atma olanağı sağlıyor. | TED | هذه المجموعة بأكملها، وانديررز، والتي سميت بأسماء الكواكب، بالنسبة لي لا تدور حقا حول الموضة في حد ذاتها، ولكنه أتاح فرصة التكهن حول المستقبل في سباقنا حول كوكبنا ومايتعداه، في الجمع بين الرؤية العلمية مع الكثير من الغموض وللإبتعاد عن عصر الآلة إلى عصر جديد من التعايش بين أجسادنا، الكائنات الحية الدقيقة التي نسكنها، منتجاتنا وحتى مبانينا. |