Sen gelecekten gelmişsin ve onlara amigo kızı kurtarmaları gerektiğini söylemişsin. | Open Subtitles | . . جئت أنت من المستقبل و أخبرتهم أن ينقذوا المشجعة |
Bak, buraya gelecekten gelipte hiçbir şey yapmamı beklemeden bana iki kızımın öldüğünü söyleyemezsiniz. | Open Subtitles | إفهمي ، لا تستطيعين القدوم من المستقبل و اقتحام المكان و القول لي أن اثنتان من بناتي لقوا حتفهم |
Tamam, yani, gelecekten hayaller görüyorsun ve sonra da, gerçek hayatta yetişiyorsun ha? | Open Subtitles | حسناً، إذاً أنت ترى أشياء تحدث في المستقبل و بعدها تقوم بإنقاذهم في الحياة الحقيقية؟ |
Bir şekilde kendimizi geleceğe taşıdım ve şimdi de geri dönemiyorum. | Open Subtitles | , بطريقة ما أخذتها إلى المستقبل و لا أستطيع العودة الآن |
geleceğe gittin ve orada bizim evli olduğumuzu gördün. | Open Subtitles | فلقد ذهبتِ إلى المستقبل و رأيتِنا أزواجاً |
Bunu en son birilerine anlatmaya kalktığımda, kardeşim gelecekten gelip beni vurmuştu. | Open Subtitles | , آخر مرة حاولت نشر هذا , جاء أخي من المستقبل و أطلق النار عليّ |
Sıradaki şarkı gelecekten geliyor ama harika olduğunuz için erkenden dinleyeceksiniz. | Open Subtitles | إن هذه الأغنية من المستقبل و لكن حيث أنكم كنتم جيدون سوف تحصلون عليها مبكراً |
Sanki gelecekten bir korku filmi gibiydi. | Open Subtitles | بالإضافة أيضا في المستقبل و أيضا انها فيلم رعب |
Derinlerde ise gerçekten çok mutsuz, güvensiz ve içten içe korku doluydum -- diğer insanlardan, gelecekten, başarısızlıktan ve içimde hissettiğim boşluktan korkuyordum. | TED | لكن من الداخل، كنت في الحقيقة تعيسهً جداً، وعديمة الثقة بنفسي وحقيقةً خائفة -- خائفة من الآخرين، من المستقبل و من الفشل ومن الفراغ الذي احسسته بداخلي. |
Dr. Brown, bu notu gelecekten getirmiştim ama şimdi silindi. | Open Subtitles | د.براون, لقد عدت بتلك المذكرة من من المستقبل... و قد محيت الآن... . |
Evet, gelecekten Chris oldu. Bu artık, bebek Chris. | Open Subtitles | أجل ، ذلك كان (كريس) من المستقبل و هذا الطفل (كريس) الآن |
Şimdiye dört elle sarılıyordum, çünkü gelecekten korkuyordum. | Open Subtitles | من المستقبل و لكنني أدركت |
Nehrin herhangi bir yerindeki önemli bir olay farklı bir yoldan geleceğe akan bir yeni bölünmeye yol açar. | Open Subtitles | تماما و تقوم بعمل حدث مهم فى نهر الزمن و تخلق فرع آخر مازال يتوجه الى المستقبل و لكن خلال طريق مختلف |
Keşke geleceğe bakabilsek ve kararlarımızın sonunda akıllıca mı olduğunu bilebilseydik. | Open Subtitles | لو كان بإمكاننا الإطلاع على المستقبل و نرى مسبقاً إذا ما كانت خياراتنا حكيمة |
İlk önce, geleceğe gidip görünmezlik aletini ele geçir. | Open Subtitles | أولا إذهب إلى المستقبل و إحصل على جهاز تخفي |