Konuşmanın bu kısmında boru hattının Çevre Koruma Ajansı ve bağımsız danışmanlarım tarafından nasıl temiz raporu aldığından bahsedeceğim. | Open Subtitles | عند هذه النقطة من الحديث سأتحدث عن أن خط الأنابيب أتى تقريره نظيفاً من وكالة حماية البيئة ومستشاريي المستقلين. |
Ve biz hakikaten dijital teknolojinin nasıl değiştiğini, ve genç, bağımsız film yapımcılarının nasıl cüzi bir maliyet ile film çekebildiklerini izliyoruz. | TED | ونحن فعلا نبحث كيف تتغير التقنية الرقمية, وكيف للمخرجين الشباب المستقلين أن يتمكنوا من صناعة الأفلام بتكلفة منخفضة. |
bağımsız çalışan mucitlerin, projeleri için destek bulmalarının en iyi yolu buydu. | Open Subtitles | كانت هذه هي الطريقه المثلي للمخترعين المستقلين ليجدوا من يدعم اختراعاتهم |
Koalisyon hükümeti, bağımsızlara bir kiriş kaybetmişti. | Open Subtitles | لقد فقدت الحكومه الأئتلافيه بعض مقاعد البرلمان لصالح المستقلين |
bağımsızlara otoyolu satıp yarın bütçe yasasını geçireceğiz. | Open Subtitles | اعطي المستقلين الطريق السريع سيتم التصويت على الميزانية غدا يجب ان نتجاوز المحنة |
bağımsızlardan olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك واحد من المستقلين |
Biz bağımsız yazılım satıcılarından taahhütler alacaktık. | Open Subtitles | يجب ان يكون هناك التزامات من مزودي البرمجيات المستقلين |
Dünya'ya ait bir uçuş olamaz, öyle olsa bilirdik. bağımsız takılanlardan biri olmalı, öyle değil mi? Branson miras grubu muydu? | Open Subtitles | هو ليس طيار عالمي , لذا يجب أن يكون أحد المستقلين |
Yani bağımsız çalışanları bulmamı istiyorsun. | Open Subtitles | إذاً تريدني أن أقلص الإحتمالات إلى المتعهدين المستقلين |
Zira diğer bağımsız üreticilerin ve dağıtıcıların bize katılmalarını istiyoruz. | Open Subtitles | إننا نسعي لتشجيع المنتجين المستقلين على الإنضمام لمؤسستنا. |
Ama onunla bir yakınlık kurmuş olan üç bağımsız bugün öğlen parlamentoya gelip görüşlerini ifade etmekte... özgürler tabii. | Open Subtitles | ولكن الثلاثة المستقلين بامكانهم التعبير عن رأيهم في البرلمان |
Yalnızca ben ve Jon. Bir avuç bağımsız değil, bir parti olduğumuzu göstermek için. | Open Subtitles | أنا ويون فقط لنظهر لهم أننا حزب وليس مجموعة من المستقلين |
Konuşmanın bu bölümünde boru hattının EPA'dan ve bağımsız danışmanlarımdan nasıl temiz raporu aldığından bahsedeceğim. | Open Subtitles | عند هذه النقطة من الحديث سأتحدث عن أن خط الأنابيب أتى تقريره نظيفاً من وكالة حماية البيئة ومستشاريي المستقلين. |
bağımsız Dünyalar Ligi'ne ve tüm yararlarına bağlılık: | Open Subtitles | القبول إلى رابطة المستقلين العالمية وجميع فوائدها |
12 bağımsız koloni bağımsız Dünyalar Ligi'ne başvuru yapmış. | Open Subtitles | بان 12 مستعمرة مستقلة تقدمت بطلب للحصول على عضوية مشتركة إلى رابطة المستقلين العالمية |
Hastenelerden biri, bağımsız Doktorlar Derneği'ndeki (IDA) Suriyeli arkadaşlarımın işlettiği bir çocuk hastanesiydi. | TED | كان إحداها مستشفى أطفال يديره أصدقائي السوريون في هيئة الأطباء المستقلين "IDA" |
bağımsızlara güvenebilirdin. | Open Subtitles | لك حرية الاختيار في محاورة المستقلين |
Normalde öbür bağımsızlara satmak için derdim ama işin büyüklüğüne ve karavana bakılırsa silahları güney sınırından kaçırıyorlar. | Open Subtitles | عادةً، كنت سأقول أنهم يبيعوها للمواطنين المستقلين ولكن عدد الأسلحة ووجود المقطورة يدلان على أنهم يهربون الأسلحة من الجنوب |
Çavuş Gerry Boyle, Son bağımsızlardan. | Open Subtitles | الرقيب (جيري بويل) آخر المستقلين. |
Evet, bağımsızlardan? | Open Subtitles | أجل، من "المستقلين"؟ |