Bu, elitlerin kendilerinin de anlamadığı... ...ithal sistemlerin ahlaksız dansıdır. | TED | فهو عبارة عن مجموعة من نظم المستوردة ، التي يجهل استعمالها حتى النخبة نفسها |
İthal çantaları yukarı rafa koyuyorum. Sizin istediğiniz gibi, değil mi? | Open Subtitles | سوف أضع كل الحقائب المستوردة فوق الرف ، أهذا ما تريده ؟ |
Tüm bu kasalar, ithal ayakkabı ile dolu. | Open Subtitles | كل هذه الصناديق مملؤة بالأحذية المستوردة |
İthal edilen oyuncaklara güvenlik standartları getirilmesini öngören bir yasa önerisini destekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتبنى مشروع قانون تطبيق معايير السلامة على الألعاب المستوردة هذا عظيم، أكره الألعاب المستوردة جداً |
İthal şarapların Napa Vadisinden daha iyi olduğunu söylediğim için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لإننى قلت إن الخمور المستوردة أفضل من المحلية |
Pancar, sarmısak ve soğanla terbiye edilmiş tavuk derisi, ithal votka şişeleri ve az miktarda Osetra balığı yumurtaları. | Open Subtitles | الشمندر الأحمر ,زجاجات الفودكا الفارغة المستوردة وأثار لبيض سمك أوسيترا. ضعها مع بعض على ماذا نحصل ؟ |
Başka az önce ithal Çin mallarındaki gümrük vergisini veto etti. | Open Subtitles | الرئيس أعلن بعدم فرض الرسوم الجمركية على الآليات الصينية المستوردة |
İthal çekirdekler, dev ofis, gösterişli takım... | Open Subtitles | حبوب القهوة المستوردة المكتب الكبير، الجناح الفاخر |
Ayrıca, artık kim ithal mal kullanıyor ki? | Open Subtitles | ومن يستخدم البضائع المستوردة هذه الأيام؟ |
Sadece ithal su içtiğimi söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتكِ أنني أشربُ المياة المستوردة فقط. |
Avrupa'dan ithal edilmiş arabalar, hepsi birer servet değerinde. | Open Subtitles | السيارات المستوردة من أوروبا، يستحق كل ثروة. |
Yüzyıllar boyunca, imparatorluk ithal tahıllar sayesinde ayakta duruyordu. | Open Subtitles | طيلة قرون , كانت معيشة الامبراطورية قائمة على الحبوب المستوردة |
Sanki bir ülkede üreticiler üretiyor ve bir başka ülkedeki tüketicilere bu ürünleri ihraç ediyor gibi. Bu sanki, üreten ülke kazanıyor, ithal eden kaybediyor gibi gelebilir. | TED | إن الشركات المصنعة في بلدٌ واحدٌ تنتج المنتجات وتصدرها لمُستهلكين في بُلدان أخرى، وتبدو كأنها فوز البُلدان المصنعة وخسارة البُلدان المستوردة. |
Aslında bu üretim hattı, Fransa'da üretilen panellerin ABD'de üretilen ve ithal edilen parçalarla birleştirildiği bir üretim hattıydı. | TED | ولقد اِتضح أن دابرة الجمعيات المكتملة جُمعت من ألواح. التي يتم تصنيعها في فرنسا ويتم تجميعها في المكسيك بإستخدان المكونات المستوردة من الولايات المتحدة. |
Ben de ona, "Tatlım, ben sadece ithal arabaları kovalarım." dedim. | Open Subtitles | فقلت لها ، "عزيزتي ، أنا الاحق السيارات المستوردة فقط! |
Ayrıca ithal ahşap.. | Open Subtitles | علاوة على ذلك ، هذا الخشب المستوردة.. |
İthal birayı sevmediğimi bilirsin ama bu enfes. | Open Subtitles | أنت تعرف أنا لا أحب البيرة المستوردة |
O ithal arabaları satın alır ve satar. | Open Subtitles | وتشتري وتبيع السيارات المستوردة. |
Tutulduğu ya da öldürüldüğü yer ithal ağaçtan frezelenmiş veya inşa edilmiş olabilir. | Open Subtitles | يبدو كانت محتجزة و/أو قتلت في مكان حيث أنهم أما صنعوا أو أنشاؤا الأشياء من الخشب المستوردة. |
Bana ithal çikolatalar getirirdi. | Open Subtitles | هو كان يجلب الشوكولاتة المستوردة لي. |