Kurgu fotoğraf içeren tüm duygular seçilip çıkartıldıktan sonra bir sistem dahilinde görüntülenebiliyor. | TED | مونتاج تنتج من كل المشاعر التي تحوي صوراً ليتم إستخلاصها وعرضها في شبكة. |
Peki, ama yine de kusmağı istemene sebep olan duygular hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | لقد أقرفني حسناً ، لكن ما زلتُ أريد الحديث عن المشاعر التي لديك |
Birbirimize tarif ederken bile güçlük çektiğimiz o duygular. | TED | أنتم تعلمون، تلك المشاعر التي نستصعب وصفها لبعضنا؟ |
O duyguyu düşün, zihninde sıraya soktuğum o duygu. | TED | لذلك فكروا حول تلك المشاعر التي جعلتكم تحتفظون بها في ملفاتكم الدائرية المتحركة. |
Eminim demin bahsettiğiniz engeller bunu atlamanıza yardımcı olacaktır. | Open Subtitles | أنا واثقة أن المشاعر التي أخبرتني أنها غيرت وجهة نظرك ستساعدك في التغلب عليه |
Ama aynı zamanda bana ihtiyacım olan duyguları vermesini istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أنا أيضاً أطلب منه أن يعطيني المشاعر التي أحتاجها |
İkimiz de, duyguların gözlerde görülmesinin duygusal efsane olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنْ أسطورة المشاعر التي تظهر العواطف هي العين |
Onu her gördüğümde bir sürü his ve düşünce beynimi zonklatıyor. | Open Subtitles | وإن هناك جميع تلك الافكار وجميع تلك المشاعر التي تتراوح حول رأسي وفي كل مرة ارائهم |
Aynı duygular dünyayla yüzleşirken hepimizin içinde vardır | TED | وهذه هي نفس المشاعر التي نواجهها جميعا عندما نواجه المشكلات في حياتنا |
Ve şunu da söylemek istiyorum, aslında bu duygular o bildiğimiz güçlerin, o bildiğimiz imparatorluk binasının, yolunu tıkıyorlar. | TED | وأريد أن أقول أني أعتقد أن أصحاب السلطات الذين يعلمون أن بناء إمبراطورية هو عبارة عن المشاعر التي تقف في طريق بنائها |
İşte bu duygular dünyanın delik deşik edilmesinin, tahrip olmasının ve dünyanın kitlesel istilasının yolunu tıkıyor. | TED | المشاعر التي تقف في طريق إحتلال الكرة الأرضية وحفر الأرض , وتدمير الأشياء |
Buradaki ders şu, size olduğunu düşündüğünüz duygular aslında sizin tarafınızdan yapılır. | TED | لذا فإن الدرس هنا هو أنّ المشاعر التي يبدو أنها تحدث لك هي فعلياً تُصنع من قبلك. |
İlham verdikleri duygular ışık dalgalarının frekans ve enerjisindeki belli bir değişimin içinizdeki bir şeyi tetiklemesiyle oluşur. | Open Subtitles | تلك السيارة الجديدة المشعة المشاعر التي تُلهمها تحدث عندما يُثار شيء بداخلك |
# Ooo, bunlar benim hiç bilmediğim duygular # # geliyor diğer dünyadan buradan çok ötede # | Open Subtitles | هذه المشاعر التي لم أعرفها من قبل من عالم آخر بعيد عن هذا المكان |
James'le olduğu gibi daha önce hissetmediğin bazı duygular hissederken bile... | Open Subtitles | وحتى إذا كان لديك بعض المشاعر عندما تكونين مع جيمس المشاعر التي لا تستعملينها ليكون لديك |
Bunu da "kötü" takip ediyor. Bunu tekrar kontrol edersem, liste kaymaya başlıyor, ve gerçekten de elde edilen binlerce duygu var. | TED | وبعد ذلك اذا ذهبت الى هنا، تبدأ القائمة بالتمرير، وهناك في الواقع آلالاف المشاعر التي تم تجميعها. |
Başlangıçta, bu beklenmedik duygu doğasına hazırlıklı değildim. | Open Subtitles | في البداية، كنتُ غير متأهب لطبيعة المشاعر التي لا يمكن التنبؤ بها. |
Çünkü arzulamak aşkın pekte hoşuna gitmeyen bir çok duygu ile gelir: kıskançlık, sahiplenme, saldırganlık, güç, egemenlik, azgınlık, yaramazlık. | TED | لأن الرغبة تأتي مع مجموعة من المشاعر التي ليست دائما مفضلة كثيرا في الحب: الغيرة، التملك ، و العدوان ، والسلطة والهيمنة، سوء الخلق، الأذى. |
Eminim demin bahsettiğiniz engeller bunu atlamanıza yardımcı olacaktır. | Open Subtitles | أنا واثقة أن المشاعر التي أخبرتني أنها غيرت وجهة نظرك ستساعدك في التغلب عليه |
Ama belki de tüm bu dramı sen yapıyorsundur çünkü tüm bu delilik hissetmekten hoşlanmayacağın duyguları hissetmeni engelliyor. | Open Subtitles | لكن ربما أنتِ تحبين الدراما لأن كل الأمور الجنونية تشتتك من الخوض في المشاعر التي لا تشعرين بالارتياح لها |
17 yaşında, Norveç'ten kaçarken hissettiğim duyguların aynılarını gördüm. | TED | وجدت نفس المشاعر التي شعرت بها في ال 17 من عمري عندما هربت من النرويج. |
Belli ki konuşmadığımız bir sürü his var ve düşündüm ki, onları artık ortaya- | Open Subtitles | حسناً ، واضحٌ بأنه توجد الكثير من المشاعر التي لم نتحدث عنها واعتقدتبأنهيجبأننتحدثبشأنهاو... |