Belirli çeşit bir rastlantı bir tesadüf olduğunu düşünürsünüz, ki bu bütün yardımı evrenden alır. | TED | ربما تعتقد انها نوع من المصادفة ,او موهبة اكتشاف الاشياء فجأة والتي فيها تحصل علي المساعدة من الكون |
Modern Afro tarağında yumruk olması tesadüf değil, o aidiyeti simgeliyor ve haklarımızı. | TED | القبضة المرفوعة التي تزين مشط الأفرو الحديث ليست من قبيل المصادفة فهي تبين درجة الانتماء والطائفة التي تنتمي إليها. |
Aptalca tesadüf teorisini sürdürmek için. Ona cesaret verme. | Open Subtitles | كي تحاول إقناعي بنظريتك عن تلك المصادفة السخيفة التي تجمعنا. |
Öyleyse, Başkan suikasta kurban gidenlerin ailelerinin sizden nefret etmeleri kader midir? | Open Subtitles | حسناّ يا دولة الرئيس، هل هو من قبيل المصادفة أن عوائل ضحايا الإغتيال تكن لك الكراهية؟ |
tesadüfe bakın ki, bugün bunu ilk defa söylemiyor, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | من المصادفة هذه ليست المرة الأولى التي تقول فيها هذا اليوم إن كنتم تعلمون عمّا أتحدث |
O yüzden her sabah 11'de markete gelip bir şeyler alacaktı ben de gerektiğinde gidip onunla konuşabilecektim sanki tesadüfen karşılaşmış gibi. | Open Subtitles | لقد اعتادت على أن تكون فى المتجر كل صباح فى الحادية عشر لشراء حاجياتها و استطعت بذلك أن أقابلها و يبدو كنوع من المصادفة |
Umarım buradaki tesadüfü fark etmişsinizdir. | TED | أتمنى أن تكونوا قد لاحظتم المصادفة هنا. |
Öyleyse burada, sizin şöminenizde yanan kağıttan kalanlarda "Addisland Court" yazması büyük bir tesadüf olsa gerek. | Open Subtitles | اذن فهى من قبيل المصادفة ان نجد هنا بقايا قطعة ورق.. محروقة فى دفايتك ومطبوع عليها حى أديسلاند |
Onunla çamaşırhande tanıştım tamamen tesadüf eseri ve çamaşırlarımızı yanlışlıkla değiştirdik. | Open Subtitles | هنا بيترا. قابلتُه في محل غسل الملابسِ، على سبيل المصادفة. |
Bu binbaşı biz anlaşmamızı tamamladıktan sonra kayboldu. İnanıyorum ki bu bir tesadüf değildi. | Open Subtitles | هذه الميجور إختفت بعد أن أنجزنا عملنا معا و أنا أعتقد أن هذا لم يكن من قبيل المصادفة |
Bu durum altında, bu olayın bir tesadüf olması düşük bir olasılık. | Open Subtitles | بالنظر للظروف , يبدوا أن تلك المصادفة بعيدة جداُ |
Bevliyecimin tam beni kırpmaya çalıştığı sırada bebeğinin doğması bir tesadüf müydü sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنه كان من قبيل المصادفة أن يخرج وليد طبيبي للعقم |
Pinekleme partisinin konuk listesinin "en muhtemel" sayfasında olması tesadüf değil. | Open Subtitles | أنظري إلى الأسماء ليس من باب المصادفة أن يكون المدعوين إلى الحفلة على أصحاب أكبر فرصة |
Bu kozmik tesadüf, göğümüzdeki iki nesnenin aynı büyüklükte görünmesi anlamına gelir. | Open Subtitles | تلك المصادفة الكونية تعنى أن كلا الجسيمين يظهروا أمامنا بنفس الحجم فى السماء |
Merak ediyorum, İçişleri Bakanı olmanız da kader miydi? | Open Subtitles | واتساءل، هل من قبيل المصادفة عندما كنت وزيرا للداخلية |
Burada okuyor. tesadüfe inanamıyorum. | Open Subtitles | إنها تدرس هنا، لا أستطيع تصديق المصادفة. |
Hiç kimse tesadüfen ya da salaklığından ötürü kahraman olmaz ama büyük bir amaca olan bağlığından olur. | Open Subtitles | لا يمكن أن يصبح أحد ما بطلًا بغبائه أو عن طريق المصادفة لكن بالالتزام بقضية عظيمة ماهي الفكرة التي تدافعين عنها؟ |
- Ne? Biliyor musun, kazara da olsa hayatında sadece bir gün dahi çalışsaydın bunda gurur kırıcı herhangi bir şey olmadını anlardın. | Open Subtitles | لو عملت يوماً في حياتك عن طريق المصادفة لكنت عرفت أنه لا يوجد إهانة في هذا |
Bilimde tesadüfi keşif alışılmış bir şeydir, fakat bunun için sevindirici bir tesadüften fazlası gerekir. | TED | فالاكتشاف عن طريق المصادفة ليس غريباً في المجال العلمي، ولكنّه يتطلب أكثر من مصادفة سعيدة. |
tesadüf tesadüftür. Bir Tesadüfün sıradan olması diye bir şey var mı? | Open Subtitles | المصادفة هي مصادفة لم مصادفة قد تصبح طبيعية؟ |
tesadüfler, yukarıda büyük planı olan birisinin olduğunu hatırlatır bence. | Open Subtitles | تباً أتمنى أن تكون هذه المصادفة وسيلة لتذكيرنا بأن هنالك شخص لديه خطة رئيسية |