Mütevazı geçmişe sahip fabrika sahiplerinin kır evleri hatta parlamentoda sandalyeleri vardı. | Open Subtitles | أصحاب المصانع من الأصول المتواضعة تملكوا قصور ريفية وحتي شغلوا أماكن بالبرلمان |
Thneedville'de, fabrika yapımı ağaçlarımızı kendimiz üretiriz ve 96 pil kullanırız. | Open Subtitles | ^كل الأشجار قادمة من المصانع ^ ^ وتستخدم 96 بطارية ^ |
Kamyon sürücüleri greve gitti, ...fabrikalar ve mağazalar durma noktasına geldi. | Open Subtitles | أضرب سائقوا الشاحنات عن العمل الأمر الذى شل حركة المصانع والمتاجر |
Suç çeteleri fabrikaları yağmaladı ve artık kimse sisteme inanmıyordu. | Open Subtitles | العصابات الإجرامية نهبت المصانع ولم يعد أحد يثق في النظام |
- Hayır! Güney Amerika'daki fabrikalardan ilaç çalan bir grubun parçasıyım. | Open Subtitles | أنا جزء من مجموعة تُحرّر الأدوية من المصانع في أمريكا الجنوبيّة. |
Rejim hala fabrikaların, barış koşullarındaki gibi üretim yapmasına izin veriyordu. | Open Subtitles | النظام أصر على أن تبقى المصانع مغلقه مادام الوقت وقت سلام |
Çinli işçiler fabrikalarda sadece bizim açgözlü iPod isteklerimiz yüzünden çalışmak zorunda kalmıyorlar. | TED | العمال الصينيون لا يجبرون الى العمل في المصانع بسبب رغبتنا الجشعة لأجهزة اي بود. |
Ama bu dünyada, fabrikaları olmayan bir fabrika şehrinde geriye yalnızca turistler kaldı. | Open Subtitles | لكن في هذا العالم إن توقفت المصانع عن الإنتاج السياحة هي من ستبقى |
Fakat iş fabrika robotlarına geldiğinde, insanlar daha temkinli yaklaşıyor. Çünkü bu robotların etrafta olması ''tehlikeli'' bulunuyor. | TED | ولكن أظن , تخاف الناس نوعاً ما عندما يتعلق الأمر بروبوتات المصانع لأنه من الخطر الإقتراب من روبوتس المصانع |
oldu. Sonuç olarak, Amerika Birleşik Devletleri civarında Mildred tipik bir fabrika işçisi. | TED | وكنتيجة لذلك , ميلدريد هي نموذجية لعمال المصانع الحاليين في الولايات المتحدة |
Demek ki çok verimli taşıtlar, binalar ve fabrikalar sadece petrol ve kömürden değil her ikisinin de yerine geçebilecek doğal-gazdan da tasarruf edilmesini sağlayabilir. | TED | لذا , المصانع والمباني والسيارات الإقتصادية جداً توفر الوقود والفحم و كذلك الغاز الطبيعي الذي يمكن أن يحل محلهما. |
Çindeki fabrikalar acımasız ve zalim ve şüphesiz ki bunun temel sebebi bizim ucuz mallara olan tutkumuz. | TED | اُتخذت كمسلمة به أن المصانع الصينية قمعية، وأنه من رغبتنا في السلع الرخيصة التي تجعل منهم ذلك. |
Bu kadınlar hayatlarına beni de dahil ederek fabrikalar ve Çin hakkında Çin ve fabrikalar hakkındaki pek çok şeyi ve bu dünyada nasıl yaşanacağını öğrettiler bana. | TED | من خلال فتح حياتهم لي، لقد علموني الكثير عن المصانع وعن الصين وحول كيفية العيش في العالم. |
Bu da, İflas gerçekleşmeden önce, yalnızca fabrikaları kapatmak için değil, tüm şehri kapatmak için halihazırda yeterince geniş ve kapsamlı hareketlerin olduğu anlamına geliyor. | TED | ما يعني أنه بحلول الانهيار الكبير، كان هناك حركة كبيرة بما يكفي لتنظم إضرابات، على سبيل المثال، لم تغلق المصانع فقط، ولكنها أغلقت مدنًا كاملة. |
Örneğin eyaletler yeni araba fabrikaları kurmak veya var olanları genişletmek için kıyasıya rekabet ederler. | TED | على سبيل المثال، فإن الولايات تتنافس بشكل فاعل لجذب مصانع السيارات الجديدة أو توسعة المصانع الراهنة. |
Bu ozamana kadar gordugum en buyuk fabrikalardan bir tanesi idi. | TED | كانت هذه واحدة من أكبر المصانع التي شاهدتها على الاطلاق. |
fabrikaların dağılması da başka bir soruna neden oluyor: iş gücü istismarı. | TED | توزيع المصانع يولد مشكلة أخرى أيضًا: الإساءة للعمال. |
Diğer bir yandan Medya , Çindeki fabrikalarda çalışan bu durumu, yani işçiler ve ürettikleri ürünler işçilerin,ürettikleri ürünlerle aralarında olan ilişkilerini sık sık gündeme getirmektedir. | TED | التغطية الصحفية على المصانع الصينية، من ناحية أخرى، يلعب بهذه العلاقة بين العمال والمنتجات التي يقدمونها. |
Artıkları aramak, garip tozlar ve malzemeler bulmak için eski fabrikalara, ilginç dükkanlara gitmeyi, onlar üzerinde deneyler yapmak için evime getirmeyi çok severdim. | TED | أحببت زيارة المصانع القديمة والمحال الغريبة للبحث عن بقايا مساحيق غير مألوفة ومواد عجيبة، لتجريبها في المنزل. |
Gece fabrikada çalışıyordum. | Open Subtitles | و كنت أعمل في وردية ليلية في أحد المصانع |
Almanya'daki en büyük kimya fabrikası. | Open Subtitles | أكبر المصانع الكيميائية المصنعة في ألمانيا |
Bay Bosch ve Bay Madritsch'e fabrikalarını Plasow'un içine... taşımalarının bazı avantajlarını anlatıyordum. | Open Subtitles | كنت أشرح للسيد بوش و السيد مادريتش المنافع التي ستعود عند نقل المصانع الى بلاشو |
endüstri sektörünü yaylım ateşine tuttu, birçok fabrikayı yok ederek ve birçok insan öldürerek. | Open Subtitles | إنه أيضاً أطلق وابل من النيران على القسم الصناعى دمر العديد من المصانع وقتل العديد من المدنين الأبرياء |
Daha sonra bugün Point Pleasant'daki kimya fabrikasını gezecek. | Open Subtitles | ثمّ تجوّل في المصانع الكيميائية في نقطة بليسنت اليوم. |
- Sadece askeri endüstrinin böyle büyük bir şeyi inşaa etmeye parası yetebilir. | Open Subtitles | المصانع الحربية فقط هى من يمكنها بناء شيئاً بهذا الحجم |
-Hadi çayınızı içmeye gelin. -Belki İngiliz fabrikasında... | Open Subtitles | إذا كنت أستطيع العمل، لودّدت أن أكون في المصانع الإنجليزية |
Bugün, evlerde, okullarda, şirketlerin fabrikalarında dahi orman yapıyoruz. | TED | نقوم اليوم بإنشاء أحراج في المنازل والمدارس وحتى في المصانع والشركات. |