Kilit altında tutulduktan sonra, geçmişe takılıp yola devam edememek çok korkutucu geliyor. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك الإحتجاز أعجز عن التفكير في أمر يثير الخوف أكثر من العيش في الماضي وعدم المضي قدماً |
Beklenmedik bir ayrılmanın üstesinden gelmeye çalışıyordum... ..ve sanıyordum ki yoluma devam edebilirim ama hazır değilmişim. | Open Subtitles | أحاول تجاوز انفصال غير متوقع و أعتقدت أن بإمكاني المضي قدماً لكني لست مستعدة |
Gerçekten yolumuza devam etmek istesek bile bu kolay olmuyor. | Open Subtitles | حتى لو نريد حقاً المضي قدماً الأمر ليس بهذه السهولة |
Hayatıma devam etmeliyim ve eşyalarının bende olması bunu fena zorlaştırıyor. | Open Subtitles | حسنٌ, أردُ المضي قدماً ووجود هذه الأشياء من حولي تُعيق ذلك |
Yalnız HakYaratanlar'a üye olanlar değil ayni zamanda cesur ve avukatlardan ağ oluşturarak ileri sistemi taşıyabilecekler de katılabilirler. | TED | وليس فقط عبر صانعوا العدالة لكن أيضاً الناس الذين نشهد بشجاعة ونتعرف على شبكاتهم وكيف يمكنهم المضي قدماً |
Ayrılan o. Ayrık kalan o. hayatına devam etmesi gerek. | Open Subtitles | هي الفاصلة وهو المفصول به ويلزمه المضي قدماً في حياته |
Eski alışkanlıklarımızın bizi ilerlemek için yaptıklarımızdan alıkoymasına izin veremeyiz. | TED | في الوقت نفسه، لانسمح للتعلق بالعادات القديمة أن يعيقنا عن المضي قدماً. |
Hâlâ acı çektiğini biliyorum. Ona söylediğim son şey, yoluna devam etmesi gerektiğiydi. | Open Subtitles | أعرف أنّه ما يزال متألّماً وآخر كلامي له كان أنّ عليه المضي قدماً |
Üstesinden geleceğiz ve hayatımıza devam edebileceğiz. | Open Subtitles | , سوف نتخطى هذا و سوف نستطيع المضي قدماً |
Kayıpları bir kenara bırakır yola devam edersin. | Open Subtitles | عليك الحدّ من خسائرك و المضي قدماً |
Görüyorsunuz ya, insanlar her şekilde formal sistemle yola devam etmek istiyorlar sanki Hilbert doğru yapmış gibi... | Open Subtitles | يريد الناس المضي قدماً بالأنظمة العرفية مهما كان كما لو كان أصاب فيها "هيلبرت". |
yoluma devam etmeli Ve olduğum gibi kalmalıyım | Open Subtitles | عليّ المضي قدماً و أكون على ما أنا عليه |
Dinle, ben sadece yoluma devam etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | اسمعي , كنت احاول فقط المضي قدماً |
Üzgünüm. Bak, hayatıma devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | أسفة, حسناً, أنظر أريد المضي قدماً في حياتي |
Seninde dediğin gibi baba... tek yapabileceğim hayatıma devam etmek. | Open Subtitles | مثلما قلت لك يا أبي الشيء الوحيد الذي يمكنني القيام به هو المضي قدماً |
Dertliyken Hayatıma devam etmemi sağlayan, hep söylediğim bir şarkıyı söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أغني أغنية التي حفزتني على المضي قدماً عندما أعاني من مشاكل |
8. yüzyılda, bir yelkenli gemi anlam kazanmaya başladı: yeni mevcut olan yağma arayışı içinde daha hızlı, daha ileri gidebilirdi. | TED | في القرن الثامن، برزت أهمية احتواء السفن على الأشرعة، إذ يمكنها من المضي قدماً بشكل أسرع للبحث عن غنائم متاحة. |
Babanın suçlu çıkmasını istemediğini biliyorum ama belki de artık hayatına devam edebilirsin. | Open Subtitles | أعلم أنك لاتريد أن يكون أبوك مذنباً ولكن ربما يمكنك الآن المضي قدماً |
Neden bu yükü taşırız ki, ilerlemek için o kadar umutsuz olduğumuzda bile? | Open Subtitles | لماذا نتشبث بهذه الحقائب حتى و لو كنا لا نستطيع المضي قدماً |
Olmazsa, yoluna devam etme vakti gelmiştir. | Open Subtitles | إذا لم يحدث ذلك ربما حان وقت المضي قدماً .. شكراً على الاتصال |
Onların büyük emeği sayesinde, artık adaletin yerini bulduğunu bilerek hayatımıza devam edebileceğiz. | Open Subtitles | لعملهم الشاق، والآن يسعنا المضي قدماً لعلمنا بأنّ العدالة ستحقق |
Olay şu, karanlıkta yürürken cevabını bilmesen de nasıl ilerleyeceğine dair bir içgüdün vardır. | Open Subtitles | المغزى هو عندما كنت تمشي في الظلام كنت لا تعرف الإجابة ولكن لديك غريزة لكيفية المضي قدماً |
Demek istediğim büyük bir olay yaşandığında, hiçbirşey olmamış gibi hayatınıza devam edemezsiniz, çünkü her zaman artçı şoklar olacaktır. | Open Subtitles | أعني، بعد أن يحدث أمر كبير لا يمكنك أن تزعم المضي قدماً وكأن شيئاً لم يحدث لأن هناك دائماً بضع صدمات ارتدادية |