Tüm dünyevi malın mülkün bu boktan otel odasının içinde ve eğer bugün aşırı doz alırsan, hiçkimse cesedini talep etme zahmetine girmez. | Open Subtitles | كل ماتملكينه في هذه الحياة غرفة حقيرة في نزل حقير و إذا أخذت جرعة مفرطة اليوم فلا أحد سيكلف نفسه عناء المطالبة بجثتك |
Sağlık Etki Fonu'ndan bu ücreti alırsanız, diğer ücreti talep edemez, yani kâr marjı elde edemezsiniz. | TED | الآن، إذا أخذت هذه المكافأة من صندوق التأثير الصحي، لا يمكنك المطالبة بالمكافأة الأخرى، لا يمكنك إضافة الأرباح للسعر |
Duymadığınız bir şeyi nasıl talep edebilirsiniz? | TED | كيف يُمكنك المطالبة بشيء لم تسمع عنه من قبل؟ |
Hakkı olmadığı halde bir şeye el sürmeye hakkı olduğunu...... iddia edenler gibi? | Open Subtitles | يتصرف كما لو كان حصل على المطالبة بوضع يده على شيء أنه لا؟ |
Çok uzun süre önce terkedip gittiğim birşey üzerinde nasıl hak iddia edebilirim? | Open Subtitles | لكن كيف يمكنني المطالبة بشيء تخليت عنه منذ فترة طويلة جداً؟ |
Protestolarla veya şu anki politikacıların robotlara dönüşmesini talep ederek bu devrimi başlatmıyoruz. | TED | لن نبدأ هذه الثّورة باعتصاماتٍ أو مظاهرات، أو المطالبة بإبدال السياسييّن الحالييّن برجال آليين، |
talep etmeyi düşünmedim ama istesem buna hakkım var. | Open Subtitles | لم أكن أنوى المطالبة بها ولكنه حقى لو أردت ذلك |
Caesarion, Sezar'ın oğlu olarak kral ünvanını ve tanrılaştırılmayı hak talep etmeli. | Open Subtitles | -ان قيصرون هو ابن القيصر و من حقه المطالبة بالملك و القابه |
Bayan Black'in ilk talep isteği, bana yönlendirilmişti. | Open Subtitles | المطالبة الأولية من السيدة بلاك كنت أتولاها تبعاً لسياسة الشركة في هذا الوقت |
İçlerinden hiç biri ödül talep etmedi. | Open Subtitles | لا أحد منهم استسلم وحاول المطالبة بالمكافأة |
Bu sözleşme bağlayıcı ve Yahudi karşı tarafın etinden bir kilo kesmeyi talep edebilir. | Open Subtitles | لماذا، فات موعد هذا الصك وشرعاً الآن يحق لليهودي المطالبة برطل اللحم |
Ve talep formunu da doldurmamızı mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | وتفول لنا أكملوا إستمارة .المطالبة أيضاً |
ABD artık ahlaki değerler üzerinde daha fazla hak talep edemez. | Open Subtitles | امريكا لم يعد بامكانها المطالبة بالاساس الاخلاقي |
91 esasen. Yeniden kayda geçmesini talep edebilirdiniz. | Open Subtitles | عام91 في الحقيقة، كان بإمكانك أعادة تقديم المطالبة |
Boşanmada eşlerin mal talep etme hakları vardır. | Open Subtitles | أحد الزوجين له الحق في المطالبة بالممتلكات |
Eğer gemide sağ birisi varsa hak iddia edemessin. | Open Subtitles | السفينة على حى أحد من كان إن بها المطالبة يمكنك لا |
Aman Tanrım, konut enerji giderin olduğunu mu iddia etmek istiyorsun? | Open Subtitles | يا إلهي، أتريد المطالبة بإعتماد في القطاع السكني؟ |
Hisselerini sattı ama yine de pay almayı hak ettiğini iddia edebilir. | Open Subtitles | لقد قام ببيع حصته ولكن مازال بإمكانه المطالبة بأنّه مازال يستحق نصيباً من الربح |
Unutma, ne olursa olsun ırksal hak iddia etme iznin yok. | Open Subtitles | تذكر، مهمـا يحدث، أنت لا تستطيع المطالبة بالفتاة من عرقك. |
Siz de kanınızın, altınımız üzerinde hak iddia edeceğini mi düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | وتشعر أن دمك يمنحك حق المطالبة على الذهب الذي لدينا؟ |
Daha rahat anlaşılsın amacıyla şöyle diyelim, Rudy, eğer sigorta kapsamına alınsaydı, müvekkilimin ödeyecek olduğu 150-175.000 arasındaki miktar. | Open Subtitles | دعنا نقول بغرض وضع أوراقنا علي المائدة إذا كانت الشركة دفعت المطالبة |