Bu sabahı birbirimiz olarak atlatacağız, öğlen restorana gidip eski halimize döndürüleceğiz. | Open Subtitles | نحن كذلك هذا الصباح ونحن سنذهب إلى المطعمِ عند الغداءِ وسنعود ظهراً |
Siz dün gece bu adamın resimleri için deli oluyordunuz, ben de bugün nereden aldıklarını öğrenmek için restorana gittim. | Open Subtitles | أنت رجال كَانوا يَهتاجونَ حول هذه الصورِ ليلة أمس، لذا ذَهبتُ إلى المطعمِ للإكتِشاف أين حَصلوا على لهم. |
Ama restoranda olanlar hakkında gerçekten konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي أُريدُ التَحَدُّث عن الذي حَدثَ في المطعمِ. |
Diğer tarafta küçük ama zevkli bir restoran da vardır. | Open Subtitles | وكان هناك a مبهج نَظْر المطعمِ الصَغيرِ فقط عبر الحدودِ. |
Hayır! Gidip onunla yüz yüze görüşürsem benden kaçamaz. O lokantaya gideceğim. | Open Subtitles | هي لا تَستطيعُ تَفاديي إذا أَذْهبُ إلى ذلك المطعمِ. |
O halde şu yeni restaurant tam senin ihtiyacına göre olmalı. | Open Subtitles | ثمّ، هذا المطعمِ هو يَجِبُ أَنْ يَكُونَ المثاليينَ لَك. |
Niles, akşam yemeğini Orta Çağ restoranında yeriz diye düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّنا يُمْكِنُ أَنْ نَتوقّفَ في ذلك المطعمِ من القرون الوسطى للعشاءِ. |
Sanırım babam lokanta yönetimini devralmama izn verecek. | Open Subtitles | أعتقد أن بوب سَيَتْركُني أتولى إدارة المطعمِ |
Bu benim standardımın 10 çoğu restoranın standardının 20 derece altı. | Open Subtitles | تلك 10 درجاتِ تحت معاييرِي، 20 درجة تحت أكثر معاييرِ المطعمِ. |
Ve bizi düğüne davet edersen, sana söz veriyorum, radyo programımda bu harika lokantanın reklamını yapacağım. | Open Subtitles | أنا سَأُروّجُ لهذا المطعمِ الرائعِ ofyours على برنامجِي الإذاعيِ. |
O restorana girip çok güzel bir süpermodeli Frasier'la sarmaş dolaş yakalayabiliriz. | Open Subtitles | هناك دائماً الفرصة بأنّنا سَنَدْخلُ ذلك المطعمِ وبَعْض العارضة الكبيرةِ الرائعةِ سَيَلْفُّ في جميع أنحاء فرايزر. |
O da restorana gider ve onu boşuna bekler. | Open Subtitles | هوسَيَذْهبُ إلى المطعمِ ويُصبحْ نَاهِضاً. |
Şehirde, gerçekten çok şık bir restorana gittik. | Open Subtitles | ذَهبنا إلى هذا المطعمِ اللطيف جداً في المدينة. |
restoranda söyleyebilirim. | Open Subtitles | نعم، أَحْزرُ بأنّني يُمْكِنُ أَنْ أُخبرَه في المطعمِ. |
Görünüşe göre, bu restoranda içinde.. | Open Subtitles | على ما يبدو، أنت لا تَستطيعُ الحُصُول على أيّ شئِ في هذا المطعمِ |
Beyler, izninizle restoranda katılmam gereken bir toplantı daha var. | Open Subtitles | سادتي,اذا اعذرتموني أنا يَجِبُ أَنْ أَشتركَ، مرةً أخرى في هذ الامسيات في هذا المطعمِ الرفيعِ |
Bakın ben polisken de bu restoran buradaydı. | Open Subtitles | عندما l كَانَ a شرطي، كان هناك هذا المطعمِ. |
Arkadaşım olduğundan sana bir istisna yaptım. Asıl sürpriz ise bir masa dolusu restoran eleştirmenini de yanımda getirdim. | Open Subtitles | l إستثنىَ وجَلبَ كامل منضدةِ نقّادِ المطعمِ. |
Sonunda arabayı çalıştırdım ama lokantaya o halde gelemezdim. Çünkü üzerimde sadece gülünç bir şort vardı. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ أَنْ أَذْهبَ إلى المطعمِ لأن أنا كُنْتُ أَلْبسُ نقائصَ مضحكةَ. |
Biliyorum Avratköy Gazetesi bu lokantaya 3 tam bir tanede yarım çatal vermiş. | Open Subtitles | أَعْرفُ لِماذا جريدة ( مورتفيل ) الرسميةَ أعطت هذا المطعمِ ثلاثة ونصف الشوكات |
Bu restaurant'a gidiyor olmanızdan hoşlanmıyorum, Bay Poirot. Tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | هو لا رجاءً ني الذي أَذْهبُ إلى هذا المطعمِ. |
Adam ve Jen'in bizi götürdükleri restaurant, çok lüks bir yer ve çok fazla paraları yok. | Open Subtitles | إستمعْ، هذا المطعمِ آدم وجِن أَخْذ الذي نا لمُبهرجونُ جداً، وهم ما عِنْدَهُمْ الكثير مالِ، موافقة؟ |
Hey, dur bir dakika, ben bu adamı Çin restoranında gördüm. | Open Subtitles | لقد رَأيتُ ذلك الرجلِ في المطعمِ الصينيِ |
İlk ödülümüz Yılın lokanta Eleştirmeni dalında. | Open Subtitles | دعنا نَحْصلُ على الحقِّ إلى صنفِنا الأولِ، ناقد المطعمِ البارزِ. |
Bu restoranın salataları çok iyiymiş. | Open Subtitles | يَقُولُ هذا المطعمِ بيعمل أفضل حانةِ سلطةِ في البلدةِ. |
- lokantanın ortasındayız. - Daha iyi ya. | Open Subtitles | - لَكنَّنا في منتصفِ المطعمِ. |