ويكيبيديا

    "المطلق" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • mutlak
        
    • nihai
        
    • Sonsuz
        
    • Tetikçi
        
    • tam
        
    • boşanmış
        
    • tamamen
        
    • Saf
        
    • kesin
        
    • koşulsuz
        
    Işıkları kapattık, ve tüm havayı dışarı çıkartarak bir vakumun içine koyduk, sonra mutlak sıfıra çok yakın bir dereceye kadar soğuttuk. TED ابعدنا الانارة .. وقمنا بسحب الهواء وتبريد الجهاز الى درجة واحدة فوق الصفر المطلق
    Ama insanlara umut duygusunu verdiğiniz zaman, mutlak imkansızlığı eritmeye başlıyorsunuz. TED لكن حينما تمنح الناس الشعور بالأمل، فإنك تذيب إحساسهم المطلق باستحالة الامر.
    Onlar fizik laboratuvarlarında: Litrelerce gaz mutlak sıfırın sadece birkaç derece üstünde tutuluyor. TED بل موجودة في مختبرات فيزيائية: للسحب الغازية درجة حرارة أعلى من الصفر المطلق بكسور.
    Ve yaşamın, evrenin ve her şeyin nihai sorusunun yanıtı, kesinlikle 42'dir. TED والإجابة على السؤال المطلق حول الحياة والكون وكل شيء هو بالتأكيد 42.
    Ve hemen diğer tarafı, Sonsuz Karanlık'ın Kalesi. Open Subtitles و فقط على الجانب الآخر قلعة الظلام المطلق
    Üç olay yerinde de Tetikçi silahını bırakıp gitmiş. Open Subtitles اماكن القتل الثلاث المطلق يترك المسدس في مسرح الجريمة
    Kızgın ve usanmıştım, ancak en önemlisi, tam anlamı ile çaresiz hissediyordum. TED كنت غاضبة و محبطة و الأهم من ذلك كله شعوري بالعجز المطلق.
    - Çünkü annen beni kötü kalpli boşanmış Baba gibi göstermekten hoşlanıyor. Open Subtitles لأن والدتُك تحُب أن تجعلني الأب المطلق الئيم
    Dünya kızılötesi ışınım yayar çünkü mutlak sıfırın üzerindeki herhangi bir sıcaklığa sahip olan tüm nesneler yayar. TED تنبعث من الأرض الأشعة تحت الحمراء لأنّ الضوء ينبعث من كلّ جسمٍ له حرارة فوق الصفر المطلق.
    Evrenin en geniş kara delikleri 10 ila 17 kelvin arasında bir sıcaklık yayıyor, ki bu da mutlak sıfıra çok yakın. TED إنّ أكبر الثقوب السوداء في الكون تعطي درجة حرارة حوالي 10 مرفوعة إلى الأس -17 "كلفن" وهي قريبة جدًّا من الصفر المطلق.
    Doğası gereği sadece bir tek gerçeklik vardır, özünde bir mutlak varoluş, çünkü bu mutlaklık, herşeyi ile, tektir, tek ve mutlak. TED و هناك حقيقة واحدة فقط ، كيان مطلق واحد، لأن المطلق هو ، بحكم التعريف ، واحد ، والمطلق والمفرد.
    Tanrının tasviri mutlak varoluştur, mutlak bilinç, bilgi ve bilgelik ve mutlak şefkat ve aşk. TED هي الكيان المطلق الوعي المطلق والمعرفة والحكمة والرحمة والحب المطلق.
    Elbette, mutlak şekilde karşımıza dikilir arkadaşlık. Open Subtitles نعم، حينها تكون قد دخلت في الحيز المطلق و ?
    "Ama bu yüzden mutlak bir şekilde içine kapanık bir hayat yaşıyorum." Open Subtitles ولكن لذلك كنت قادرا على الحياة بالعزلة من النوع المطلق
    Öyleyse mutlak gerçekçilik yönünü ondan almışsın, değil mi? Open Subtitles إذن ما عندك من إحساس بالتأكد المطلق مستمد منه. أنا متأكد أنني لا أعرف ما تعنين.
    Ama itiraf etmeliyim ki mutlak hakim olmak güzel bir duyguymuş. Open Subtitles ولكن يجب ان اعترف اني اشعر بشعور جيد ان اكون الحاكم المطلق
    nihai Soru'yu öğrenebilmek için burada çok uzun zaman harcadık. Open Subtitles قضينا الكثير من الوقت على كوكبكم بحثاً عن السؤال المطلق
    Ölümlü ailene karşı attığın her adım nihai amacımızdan seni uzaklaştırıyor. Open Subtitles كل خطوة تخطينها نحو عائلتكِ البشرية تبعدكِ خطوة عن هدفنا المطلق
    Ama... Sonsuz İhtimalsizlik Motor'unun bile koordinatlara ihtiyacı vardır şans eseri edindiğim koordinatlara. Open Subtitles لكن حتى دافع اللا إحتمالية المطلق يحتاج إلى منسق
    Tetikçi, kıza vurmuş, sonra da bagaja atıp tüymüş. Open Subtitles ،هذا المطلق ضربَ هذهِ الفتاة ،وألقى بها في صندوق السيارة
    Robert Friedman: Biliyor musun, bu aslında garip, çünkü bunu ilk duyduğumda aslında bu bir izleyici kitlesi için tam anlamıyla en üstün saygı gösterisi. TED روبرت فردمان: هذا مضحك لأني عندما سمعت به أول مرة فهذا يعبّر عن الإحترام المطلق للجمهور
    Gelelim benim favorime, boşanmış Mutlu Erkek. BOŞANMIŞ MUTLU ERKEK Şu gülümsemeye bakın. Open Subtitles المطلق و الاسعد منهم جميعا انظر الى هذه الابتسامه
    Dünya'da yeryüzünü tamamen değiştirmeyi başardı. TED وقد عمل ذلك في المطلق على إعادة تشكيل سطح كوكب الأرض.
    Korkarım Saf kalpli birinin kalbi kötülüğü besler. Open Subtitles أعتقد أن هزيمة الشر المطلق تتطلب رجلاً بقلب نقى
    Bayan Tanaka teşkilatın başına geçmeden önce diğer liderler ondan kesin bağlılığını göstermesini istediler. Open Subtitles قبل أن تصبح قائدة المنظمة طلب باقي القادة إخلاصها المطلق
    Neticede, koşulsuz dürüstlük diye bir şey yok. Open Subtitles على العموم، ما من شيء يدعى بالاخلاص المطلق

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد