Aslında, Dante'nin cehennem çukurlarına doğru olan korkusuz yolculuğuna ve Araf Dağı'nın yükseklerine çıkmasına yol açan Beatrice idi. | TED | في الواقع، إنها بياتريس التي دفعته بأن يقوم برحلة جريئة في حفر الجحيم وحتى شرفات جبل المطهر. |
Bu dünyada bizi cezalandıran, öldükten sonra Araf'a gönderen. | Open Subtitles | يعاقبنا في هذه الحياة، يطرحنا في المطهر بعد الموت، |
Sandıktan bir para çıkınca, Araf'tan da bir ruh çıkar. | Open Subtitles | تنطلق الروح من المطهر. أيها الرجل الورع هل تملك عملة للمسيح؟ |
Biraz morfin ve dezenfektan alacağım. | Open Subtitles | أجل .. أريد الحصول على بعض المورفين المطهر |
araftan kaçanlardan biri mi? | Open Subtitles | إحدى المخلوقات الأخرى التي هربت من المطهر ؟ |
O an geldiğinde, arafta resmen deprem yaşandı ve ben de kaçtım. | Open Subtitles | حينما أنتهت حياته , زلزال كبير هزت المطهر سمحت لي بالهرب |
Veya l Araf için aşağı küre popo yapabilirsiniz | Open Subtitles | يمكننى نقلك إلى المطهر لتنعم بحرق شمسي جميل إلى الأبد |
L kabul etmedi eğer Araf beni göndermek istiyorsunuz söyledi. | Open Subtitles | قلتِ أنكِ سترسليننى إلى المطهر إذا لم أوافق |
Araf oldukça büyük. Az kullanılmış, cehenneme yakın ve onu istiyorum. - Ne için? | Open Subtitles | المطهر فسيح ولم يستغل وملاصق للجحيم وأنا أريده |
Araf'ı komşuların birbiriyle ilgilendiği ve her perşembe gösteri yapılan bir yer olarak düşünebilirsin. | Open Subtitles | إذا إعتبرت المطهر مكان حيث الجيران يهتمون ببعضهم البعض وكل ثالث ثلاثاء |
Bu arada ben Araf'ta mı olacağım yoksa cehennem de mi? | Open Subtitles | بينما أنا في المطهر أم أن هذا هو الجحيم؟ |
Saatlerce onu Araf'ta kapana kısılmış görmeye dayanamadı. | Open Subtitles | لم يستطع الوقوف لرؤيتها حبيسة في المطهر لمجرد ساعة |
Beklenildiği üzere, örneklerin Araf'ta iblisler olduğunu kesin olarak kanıtlamadı ve tabii ki hortlakların varlığını da kanıtlamıyor. | Open Subtitles | كما توقعت عيناتك ليست دليل قاطع على وجود شياطين في المطهر وتأكد كما الجحيم |
Sonraki iki cilt "Purgatorio" ve "Paradiso"da, Dante Araf Dağına tırmanarak bu geziyi sürdürüyor ve cennetin dokuz gök küresine yükseliyor. | TED | وفي الجزءان التاليان :"المطهر" و"الجنة"، يواصل دانتي رحلته بينما يقيس جبل المطهر ويصعد الأفلاك السماوية التسعة للسماء. |
Gümüş bir florin karşılığında büyükbabamı Araf'tan çıkardım. | Open Subtitles | بعملة فضية، حررت جدي من المطهر. |
Sen de dezenfektan kokuyorsun. Hayır, kedi işin içinde değil. | Open Subtitles | أنت من قام بشم رائحة المطهر كلا، القطة لا علاقة لها بهذا |
Git, tam bir şişe dezenfektan kullan, tamam mı? | Open Subtitles | اذهبي واستخدمي علبة كاملة من المطهر, حسناً؟ |
Süvariyi öldürürsek, diğer araftan kaçanları da yok edersek kazanmış olmuyor muyuz? | Open Subtitles | لكن غن قتلنا الفارس و قمنا بمطاردة الآخرين الذين هربوا من المطهر ما الذي سيكون قد ربحناه ؟ |
Yani bu kasvetli arafta kayıp ruhları arayarak dolanıyoruz? | Open Subtitles | إذًا سنجوب هذا المطهر الكئيب بحثًا عن أرواح تائهة؟ |
Dikiş seti yok ama antiseptik gazlı bez ve dikiş şeritleri var. | Open Subtitles | حسنا، لا يوجد لدي أي عدة للخياطة هنا لكن لدي بعض الشاش المطهر و بعض الشرائط على شكل فراشات |
Beni Purgatory' den çıkarmak senin sorumluluğunda değildi. | Open Subtitles | إخراجي من المطهر لم يكن مسئوليتك |
Arafa geri dönmüştüm, Molochdan kaçıyordum. | Open Subtitles | (كنتُ في المطهر , أطارد (مولوك |
Arafın bu dünyaya taşınmasıyla güçlerim zayıflamaya başladı. | Open Subtitles | بينما يتم دمج المطهر مع العالم الحقيقي , تضعف قواي |
Cesedi temizlemek için aynı antiseptiği kullanıyor ki buradan onun izini süremiyoruz. | Open Subtitles | لقد إستخدم نفس المطهر لتنظيف الجثة، و الذي لن نستطيع تعقبه إليه. |
Lavabo bulamadığınızda, dezenfektanı mümkün olduğunca iyice kullanın ve kuruyana kadar ellerinizi birbirine sürün. | TED | في حالة عدم وجود مَغسلَة، استخدم المطهر على أكمل وجه ممكن وافرك يديك معًا حتى تجفا. |